Ömer Türk
Okul denilince, 40 yaş üstü insanların aklına haki renkli tahta , beyaz tebeşir, beyaz önlük yakası ve siyah önlük gelir şüphesiz.
Sınıfların odun veya kömür ateşiyle ısıtıldığı dönemde sabah okula , akşam eve gelinirdi. Her konu bir defa işlenir ve geçilirdi.
Çağ atlayan Türkiye’de eğitim konusunda da çağ atlamışlık da ortada duruyor. Mesleki okullarda teoriden pratiğe eğitimi ne tanımışlık vardı ne de uygulama . Ama, artık müfredata uygun olarak pratiği normal okullarda hem de ilkokulda, temel eğitimde de göze çarpıyor.
Çocukları günlük hayata hazırlamak da eğitimin bir parçası olsa gerek. Diyarbakır’ın eski, köklü ve sürekli başarıları ile dile gelen Mehmetçik ilkokulu bu hususta örnek olmasını sürdürmeye kararlı. Başarı grafiği, yöneticileri ve eğitimcilerinin çıtayı yükseğe çıkarma programı bir bir uygulanırken , kendini eğitime ve çocuklarına adamış Sevgi Öğretmen, adıyla özdeş manada eğitimi için hayatını hibe etmiş adeta.

Temel eğitim gibi, çocuklarını hayata hazırlamak için pratik eğitimi de öğretmekte ve yarının teminatı çocuklarını hayata hazırlamaktaki heyecanı ilk öğretmenlik günü gibi dipdiri duruyor.
Sevgi her yerde der gibi, anne şefkati ile semt pazarına götürdüğü çocuklarının özgüveni, heyecanı pazar esnafının dikkatinden kaçmıyorken, tezgah sahiplerinden fiyat sormaları, alışveriş yapmaları, içlerindeki çocukça duyguları olgunluğa evirdi gibi görünüyordu.
Mutlulukla, neşe ile ve ebeveynlerinin karekterine bürünen hisleri ile pazardan Sevgi Öğretmen’in coşkusuyla sınıflarına dönmeleri , sonbaharda kırlangıçların göç edişini andırıyordu.


