Osman Açıkalın / Yusuf Özkılıç
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son yaşam memnuniyeti araştırması, acı bir gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi: Diyarbakır, ülkemizin en mutsuz şehri olarak ünvanını koruyor. Peki, bu durumun altında yatan nedenler neler? Diyarbakırlılar ne düşünüyor? Özgür Haber olarak, kentteki mutsuzluğun kökenine inmek ve halkın sesini duymak için sokaklara çıktık.
Ekonomik sıkıntılar ve işsizlik belası
Diyarbakır’da yaşayan insanların en büyük sıkıntılarından biri, kuşkusuz ekonomik zorluklar. Yüksek işsizlik oranları, düşük gelir düzeyleri ve artan yaşam maliyetleri, vatandaşları büyük bir çaresizliğe itiyor. Özellikle gençler, gelecek kaygısıyla boğuşuyor ve iş bulmakta büyük zorluk çekiyor. İş bulanlar ise genellikle asgari ücretle çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum, hem bireysel hem de toplumsal bir çöküşe neden oluyor.
Eşitsizliklerin gölgesinde bir yaşam
Diyarbakır’da gelir dağılımındaki eşitsizlik, sosyal adaletsizliğin en büyük göstergelerinden biri. Zengin ile fakir arasındaki uçurum giderek açılırken, temel hizmetlere erişimde büyük farklılıklar yaşanıyor. Eğitim, sağlık ve ulaşım gibi alanlarda yaşanan sorunlar, vatandaşların yaşam kalitesini düşürüyor.
Diyarbakırlılar ne istiyor?
Peki, Diyarbakırlılar bu durumdan nasıl çıkmak istiyor? Cevapları dinlediğimizde, ortak bir noktada buluşuyoruz: Adaletli bir paylaşım, eşit fırsatlar ve güvenli bir gelecek. İnsanlar, öncelikle işsizlik sorununa çözüm bulunmasını, ekonomik imkanların artırılmasını ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesini istiyor.
‘Zenginleri görünce zoruma gidiyor’
Diyarbakırlı 23 yaşındaki genç Hakan Mert, kentteki gelir adaletsizliğinden dem vurdu. Kendini hiç mutlu hissetmediğini kaydeden Mert, “Niye diyeceksin? Param yok onun dışında sevgilim yok, beni seven yok, işim gücüm yok. Onun dışında etrafta zengin insan görünce zoruma gidiyor. Yeter artık. Bu gelir dağılımındaki adaletsizlik biran önce son bulmalı. Ben niye mutlu değilim? Öyle işte genel olarak. Sen mutlu musun ya? Benim fikrim önemli ama sen mutlu musun? Yani mutlu olmam için bir sebep söyle diyorlar. Ya para huzur getirmez o iş yalan hepsi oradan geçiyor. Mutlu olmamız için para başka bir şey yok. Şimdi yaşım 23 benim. Şimdi ne yapmam lazım? Gezip tozmam lazım ama Diyarbakır dışına çıkamıyorum. Niye çıkamıyorum? Param yok, ülke dışına çıksam vize vermiyorlar niye çünkü Suriyeli çok vize vermiyorlar artık. Mezunum. Sınava yine hazırlanıyorum” dedi.

‘Hayat insanı yoruyor’
Hayatın insanı yorduğunu vurgulayan Abdullah Demir ise “Herkes mutsuz. Ne yapsınlar bir şekilde geçinmeye çalışıyorlar. Ben de mutlu değilim. Aşk mı para mı deseler tabi para. Sosyal medyayla işiyle ilgileniyorum. Aynı işi yapıyoruz meslektaşız. Beğeni 1 lira oldu. Yurt dışında 60 TL bizde 1 TL keşke bizde de bir 60 TL olsaydı” diye konuştu.
‘Adalet ve hukuk yoksa mutluluk olmaz’
Görevinden ihraç edilmiş olan ismini vermek istemeyen bir öğrenmen de, “Bizden zaten gitti de gençlerde de çok mutluluk göremiyorum. Herkesin aklı dışarıda. Yurt dışında. Zaten adaletin, hukukun olmadığı yerde mutluluktan söz edilemez. İnsanların kendini rahat ifade edebildiği yerde mutluluk olur, huzur olur. Bugün her geçen gün bu sorun gittikçe daha derinleşiyor. Bundan dolayı mutluluğu bir yere gömdük, inşallah onu çıkaracak zaman da gelecek ama mücadele etmek gerekiyor. Ümidimizi yitirmememiz lazım eğer ümidimizi yitirirsek o zaman kaybederiz. Bu sadece etlik bir yapı için konuşmuyorum bütün Türkiye halkları için konuşmak, herkesin elinden tutmak lazım. Dindar kısmında, seküler kesiminde elinden tutmak lazım. O zaman mutlu oluruz. Biz birbirimize sahip çıkacağımız zaman, mutluluğu elde ederiz. Bizi yönetenlerin veya bağlı olduğumuz gönül verdiğimiz hangi yapı veya tarikat fark etmez aklımızı satmadığımız sürece istediğimiz tarikata veya cemaate gidebiliriz sorun değil. Ya da istediğimiz yapının içinde olabiliriz önemli olan aklımızı satmamamız. Aklımızı sattığımız zaman biz mutluluğumuzu yitirmiş oluruz” şeklinde konuştu.
‘Gençler doğru ve yanlışı ayırt edebilmeli’
Gençlere seslenen ihraç edilmiş öğretmen, “Gençler içinde aynı şeyi söylüyorum yani gençlerde hiçbir zaman aklını satmasınlar duygularıyla da hareket etmesinler kimsenin de gazına gelmesinler. Gençler sadece olayı mantığının çerçevesinde, sakin bir şekilde değerlendirsinler. Sürü psikolojisi ile hareket etmesinler. Sürü psikolojisi ile hareket etikleri sürece mutlu olamazlar. Onları yöneten kişinin niyeti iyi değilse ya da kendi çıkarları ise maalesef sonuç hüsranla neticeleniyor. Dünyadaki bütün gelişmeler bunu gösteriyor. Zaten biz sağduyuyla hareket etiğimiz zaman, duygu, düşünce olarak olgunlaştığımız zaman çevrede yaşanan şeylerden doğru ders çıkardığımız zaman, kendi içimizde de mutluğumuza erişiriz. Çünkü doğru ve yanlışı ayırt edebilecek seviyede oluruz. Doğru ve yanlışı ayırt edebildiğimiz sürece mutlu oluruz. Kimsenin bizi kullanmasına müsaade etmeyiz. O herkes için böyle. Biz bunu yaptığımız sürece bizim başımızdaki insanlarda bizden etkilenecekler. Evet biz bunları art niyetli olsak bile kaldıramayız. Biz doğru adımlarla bunlara yaklaşabiliriz diye düşünürüz soru bizde bitiyor bireysel olarak. Her fert kendini bu şekilde eğitmesi gerekiyor. Çocuklarına bu şekilde yön vermeli. Herkes inşaya kendinden başlaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘Halkım mutsuza ben mutlu olamam’
Bilal isimli Diyarbakırlı genç de hiçbir şey düşünemediğini kaydetti. Mutlu olmadığının altını çizen Bilal, ekonomik zorluklar nedeniyle yaşamın kendisine sıkıcı geldiğinin altını çizdi. “Diyarbakırlılar mutsuzsa, ben niye mutlu olayım ki” diye soran Efe Sayın isimli genç şunları kaydetti;
“Benim kendi halkım mutsuza ben mutlu olamam. Halkımın mutsuzluğu besbelli ortada. O kadar derine inmek istemiyorum. Halk neden mutsuz bunun cevabını ben de biliyorum, herkes de niliyor. Gençleri mutsuz eden şey genelde ailevi nedenler oluyor, psikolojik baskı, baba evine ekmek götüremiyor anne mutsuz oluyor. Annenin mutsuzluğu gençlere yansıyor. Gençlerin mutsuzluğu arkadaşlarına yansıyor. Instagram’a sosyal medyaya YouTube girmeye korkar olduk. Karşımıza çıkıyor kadın bebeğine mama alamıyor intihar ediyor, adam evine ekmek götüremediği için çocuğuna harçlık vermediği için arka odada intihar ediyor. Anne evi soğuk olduğu için fön makinesiyle evini ısıtmaya çalışıyor. Sizce halk çaresizlik içindeyken burada bize mutluluk hak mı? Güldüğümüze bakmayın. Dıştan gülebiliriz ama içten Müslüm Gürses konseri veriyoruz. Halkımızı fazla tripe sokmak istemiyorum. Diyarbakır halkı iyi ki de var pes etmeyeceğiz. Sonuna kadar mutlu olmaya çalışacağız.”
‘İnsanlar asık suratlı olmaya başladı’
Psikolog Sadık Sun ise Diyarbakırlı gençlerin mutsuzluğunun altında yatan nedenlerini Özgür Haber’e değerlendirdi. Günümüzde insanların daha mutsuz olduğuna şahitlik ettiklerini ifade eden Sun, “Yani çevremize dönüp baktığımızda gülen insan sayısı gittikçe azaldı. İnsanlara karşı o insanların gülüşü ya da tebessüm edişi tuhaf gelmeye başladı. İnsanların asık suratlı oluşu daha normalmiş gibi gelmeye başladı. Bizlere tabi burada birçok sebep var. Gençlerin açısından dönüp baktığımızda özellikle okul okuduktan sonra ki hayatlarından toplumsal baskı oluşur. Yani okul okurken insanların artık beklentileri yok. Yaptıkları iş var ama okuldan sonraki zamanları ne yaptın ne etin, bundan sonraki süreçte ne yapacaksın, okul bittikten sonra kişi istekli, gayretliyse, ulaşamasa seçenekleri azalıyor. Çünkü o yaşa kadar bir anlamda herhangi bir zanaat yoksa, mesleği yoksa, herhangi bir erişim noktası yoksa çok, böyle sokağa çıkmış balık gibi. O sürece kadar ki, bir anlamda aşamada tam tersi sorumluklar yüklenmişe bir şekilde herhangi bir konuda başarısı varsa, işte dönüp baktığınızda okula ilgili takdir edilen durum söz konusuysa bu insanların ileriki zamanlarda gelecek kaygısı düşebiliyor” dedi.

‘Gençler sadece okula yönlendirilmemeli’
Bu noktada ailelere çok işler düştüğünün altını çizen Sun şunları kaydetti; “Bu aşamada ailelerin gençleri sadece okula yönlendirmemeli. Sadece okula ilgili beklentileri düşünmemesi lazım. Çünkü hayat sadece böyle yürümüyor. Mutlaka bir c planı a planı yapılması gerekiyor. Bu açıda gençlerin küçük yaşta yeteneklerin fark edilmesi lazım. Yönlendirmeleri bu noktada aile açısından desteklenmeli, dinlenmeli, anlaşılmalı. Çocukların işte daha sonraki hayatlarında genç olduktan sonra yetişkin birey olduktan sonra daha özgüvenli olmalı. Tuttuğunu koparabilen ve bu noktada gerçekten kendini mutlu olacağını düşündüğü işi yapması sağlanabilir ama insanlarımızın ve gençlerimizin büyük kısmı ne yapacağını bilememesi bezende kendi hayallerini evlatlarına yüklemeleri ailelerin bir anlamda kendi hayallerinin yüklemelerinde gerçekleşiyor.
‘Çocuklara aşırı yük bağlanıyor’
Geçmiş yaşantılarından doktor olmak istemeleri, öğretmen olmak istemeleri ve bu hayali gerçekleştirememelerinden kaynaklı çevredeki doktor öğretmen çocukları ailelere baktıklarında gıpta ile bakıyorlar. Artık kendi çocukları üzerinden kendi isteklerini tamamlama arzusu oluşuyor. Çocuklara aşırı yük bağlanıyor. Çocuklarında bunun altında kalarak depresyona girmesine neden oluyor. Gençlere son olarak sunu söyleyebilirim. Kendilerine hiçbir şekilde ümitsizliğe bağlamasınlar. Geleceğe doğru plan yapıp ona doğrultusunda bir şekilde yolarda devam etmeli. Yani kendilerini keşfettikten sonra kendilerini tanıdıktan sonra bu tanıma doğrultusunda bir şekilde yollarında devam etmeleri gerekiyor. Ama bunu gerçekleşmediğinde ve buna göre bir meslek seçtiklerinde maalesef ki böyle ekonomik durumdan kaynaklı gençlerde ekonomiden kaynaklı gençlerde kaygı olması bu durumda para kazanma kaygısından dolayı, mutluluk algıları değişmiş durumda. Maalesef ki bunla karşı karşıyayız. Sadece işini yapıp gitmeyi istemeleri orayı terk etmek isteyen insanlarla karsı karsıyayız ama insanların sevdiği işi yapmasını sağlamasını tavsiye ediyorum.”
İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar Diyarbakır’da mutluluğu dibe vurdu; Gülen insan sayısı azalıyor!
İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar Diyarbakır’da mutluluğu dibe vurdu; Gülen insan sayısı azalıyor!
İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar Diyarbakır’da mutluluğu dibe vurdu; Gülen insan sayısı azalıyor!
İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar Diyarbakır’da mutluluğu dibe vurdu; Gülen insan sayısı azalıyor!
İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar Diyarbakır’da mutluluğu dibe vurdu; Gülen insan sayısı azalıyor!
İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar Diyarbakır’da mutluluğu dibe vurdu; Gülen insan sayısı azalıyor!
İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar Diyarbakır’da mutluluğu dibe vurdu; Gülen insan sayısı azalıyor!






