ASLINDA İNSAN KİMDİR?
İnsan biyolojik olarak elbette bir canlıdır. Kimi Darwinci bilim insanlarına göre ise insan düşünebilen bir hayvandır. Tabii bizim bunu kabul etmemiz olası değildir. Zira insan “Eşref-i Mahlûkat” olup hayvandan çok beridir ve bu düşünce insana bir hakarettir.
Zira insanın hayvanla benzer biyolojik birçok benzerliği olduğu kadar, ayırt edici birçok keskin ve derin farklılıkları da bulunmaktadır.
Elbette ki insanlar, hayvanlar ve nebatat gibi, doğar, büyür, yaşar ve ölür. Hayvan ve nebatat gibi, acıkır, yer, içer, hareket eder, çoğalır vesaire. Ancak bunlar insanoğlunun asıl kabiliyeti ve marifeti değildir. Bunlar, onun hayatta kalabilmesinin asgari gereklilikleridir.
İnsanı “Eşref-i Mahlûkat” yapan şeyler, onun maddi yanı değil manevi yanıdır. Yani ahlaki duruşu, ilkeleri, prensipleri, inancı, İlahi mesaja bağlılığı, topluma, millete, devlete, ailesine ve dahi tüm insanlığa karşı durduğu yer ve takındığı tavırların toplamıdır.
İnsan tüm bunları terk edip öyle yaşarsa o zaman bir hayvandan farkı kalmaz. Hatta düşünebilen hayvan değil düpedüz hayvan olur. Hemde tehlikeli bir hayvana bile dönüşebilir.
İnsanın ilk gençlik yıllarından itibaren bir hedefi, gayesi olur ve olmalıdır da. Bu hedefler, gerçekçi, çevresine faydalı, manevi, benmerkezcilikten uzak ve yapıcı gayeler olmalıdır.
Yaptığı iş veya meslek ne olursa olsun, hakkını vermeli, aldığı ücreti hak etmeli, vicdan ekseninde çalışmalıdır.
Gücünün yettiğini ezmemeli, düşküne, zayıfa merhametli ve el uzatan, zalime karşı zalim, ailesine, topluma faydalı, herkesin elinden, dilinden emin olduğu güvenilir birey olmalıdır.
Gücünden, parasından, makamından aldığı güç, başını döndürür ve onda bir güç zehirlemesi yaparsa bu onun için belki bu dünyada olmasa bile öteki alemde büyük hüsran ve hezimet olacaktır.
İnsan asıl güçlüyken, varlıklı iken hakiki manada insan olma fırsatını yakalar. Çevresine daha çok yardım edebilir, insanların dertlerine daha çok çare olabilir.
Güç zehirlemesine uğramadan ve mütevaziliği elden bırakmadan, çevresine, zayıfa duyarlı, merhametli güçlüler arkalarında her zaman şerefli bir isim ve ağızlarda, gönüllerde hayır duaları bırakmıştır.
Veya işini çok iyi yapan, azarlamayan, üstenci bakmayan, nnaif, merhametli bir doktor, öğretmen, bir yönetici bize göre hakikî manada insan olmayı başarmış demektir.
İşini iyi yapan bir pazarcı ile çürükleri arkaya bırakıp, müşterinin seçmesine izin vermeyip el çabukluğuyla çürükleri poşete dolduran bir pazarcı elbette bir olmaz. Biri insan, biri değil.
İşini iyi yapan, merhametli, yüreği güzel insanlara, hayatı boyunca harama el uzatmamış, bir çok fırsatlar elde ettiği halde, harama tevessül etmemiş, temiz, ahlaklı evlatlar yetiştirmiş, ahir ömründe sefalet içinde yaşamak zorunda kalan insanlara selâm olsun.
YORUMLAR