BEYAZ SARAY’DA ASLINDA NE OLDU?
28 Şubat’ta Beyaz Saray yakın siyasi tarihe, hatta siyasi tarihe geçecek, ders niteliğinde büyük bir skandala sahne oldu. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve ABD Başkanı Donald Trump’ın 28 Şubat’ta gerçekleştirdiği Beyaz Saray’daki basına açık toplantı oldukça gergin geçti. İki lider basının önünde diplomatik nezaketten uzak bir şekilde tartıştı.
Aslında buna tam anlamıyla tartışma da denemez. ABD Başkanı Donald Trump’ın Volodimir Zelenskiy’i evire çevire azarlaması, yerden yere vurması, hakaret etmesi demek daha doğru olacaktır. İki lider görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ancak birlikte yapılacak basın toplantısı iptal edildi ve beklenen mineral anlaşması imzalanmadı.
Donald Trump’ın sırf küçümsemek için kötü bir komedyen şeklinde ismini zikrettiği ve 25 Ocak 1978’de Kriviy Rig’de Yahudi bir ailenin üyesi olarak doğan Zelenskiy aslında bir oyuncu ve yönetmendir.
Hem ülkesinde hem uluslararası arenada bir devlet adamı ağırlığı ortaya koyamamakla eleştirilen ve bu durumu çoğunlukla siyasi tecrübesizliğine bağlanan Zelenskiy’nin dünya siyaset sahnesindeki tüm mevkidaşlarıyla görüşmelerinde beden dilini hiç kullanamadığı, İngilizce biliyor olmasının avantajını dahi kullanamadığı rahatlıkla görülebilecektir.
Bir siyasi, asla tek kişi demek değildir. Zira o, ülkesini, ülkesinin itibarını temsil etmekte, ikili siyasi görüşmelerde ona göre bir tutum içinde olmak durumundadır.
Uzmanlarca iletişimde beden dilinin % 60, ses tonunun % 30, kelimelerin ise sadece % 10 etkili olduğu belirtilmektedir. Zira araştırmalar ve istatistikler de bunu doğrulamıştır.
Zelenskiy’nin % 90’a tekabül eden beden dili ve ses tonunu çok kötü kullandığını zaten biliyoruz. Konusuna ne kadar hakim olursa olsun, dersine ne kadar iyi çalışmış olursa olsun geriye kalan % 10’luk bir etkiye ancak isabet eden kelimelerle ülkesini hakkıyla temsil edeceğini beklemek fazlaca iyimser bir tahmin olacaktır.
Bir ülkenin gücü, uluslararası arası siyasetteki gücü elbette bunlarla açıklanamaz. Ülkenin jeopolitik ve stratejik konumu, yeraltı-yerüstü kaynakları açısından zengin olup olmayışı, ekonomik , siyasi ve askeri gücü gibi birçok saiklerle ölçülen bir durumdur.
Tam da burada şunu belirmek isteriz: Ukrayna, güçlü bir sanayi ülkesi, ağır sanayi ve metalürji kuruluşlarının yanı sıra kimya ve petrokimya endüstrisine de sahiptir. Ukrayna, ileri teknoloji ( Hi-Tech ) gerektiren uçak, helikopter, gemi, tank yapan hatta uzay çalışmalarına katkıda bulunan, uzay teknolojisine sahip dünyadaki 5 ülkeden biridir.
Ayrıca Ukrayna, geniş verimli tarım arazileri nedeniyle Ukrayna, dünyanın en büyük tahıl ihracatçıları arasında yer almaktadır. Aynı zamanda Rusya ve Fransa’dan sonra Avrupa’nın en büyük üçüncü ordusuna sahiptir.
Dünyadaki gıda güvenliğinin garantörü olarak ekonomik liderliğini sürdürüyor. Ukrayna, diğerleri arasında ekinler, mısır, ayçiçek yağı, tahıllar, soya, et dahil olmak üzere tarım ürünlerinin önemli bir bölümünü ihraç ediyor.
Şimdi böylesine önemli ve güçlü bir ülke, ABD karşısında bu kadar zayıf, çaresiz, himmet dilenen bir duruma düşürülmesi Zelenskiy’nin siyasi tecrübesizliği, beceriksizliği değil de nedir?
Zelenskiy’nin elinde bu kadar güçlü kozlar varken, ABD Başkanı Trump karşısında süt dökmüş kediye döndü.
Dünya basınında ve diplomatik ve siyasi çevrelerce Zelenskiy’e Trump tarafından kumpas kurulduğu yorumları yapıldı. Bu ihtimalin doğru olduğunu kabul etsek bile Zelenskiy’nin bu ihtimali gözönünde bulundurması ve bir B Planı’nın olması gerekmez miydi?
Zira bu skandalın ayak sesleri günler öncesinde duyuluyordu. Trump, Zelenskiy’e çok ağır sözler sarfetti, hatta diktatör olarak bile suçladı.
Ülkesini temsil eden bir Devlet Başkanı veya Cumhurbaşkanı’nın vizyonu ve ufku geniş olmalı, öngörü yeteneği yüksek, ufku geniş olmalı. Her zaman, her durumda, her olaya karşı hazır bir B, hatta C, D planları olmalı.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de Trump’tan kendisi özür diliyor, Trump’a tekrar Beyaz Saray’da görüşebilmek için adeta yalvarıyor. Üstelik ülkesindeki yeraltı zenginlikleri peşkeş çekmekle sonuçlanacak bir anlaşma için. Onursuz bir barışın Ukrayna’ya fayda getirmeyeceği açıktır.
Oysa Zelenskiy, sayın Cumhurbaşkanımızın 2009’daki onurlu “One Minute” tepkisini gösterebilseydi ülkesinde kahraman, Dünya Siyaset Arenası’nda isminden söz ettiren bir konuma gelir, hatta ABD ve Rusya karşısında büyük bir avantaj elde ederdi.
Aslında Zelenskiy’nin hataları ve eksikleri bunlardan da ibaret değil.
ABD’nin desteğini almaya çalışan Zelenskiy bu yüzden bazı zor anlar da yaşadı.
2019 yılının Temmuz ayında ABD’nin o tarihteki başkanı Cumhuriyetçi Donald Trump, bir telefon konuşmasında Zelensky’den kişisel bir “iyilik” istedi.
Zelenskiy’nin, yaklaşan ABD başkanlık seçimlerinde demokratların en güçlü adayı olarak kendisine rakip çıkma ihtimali yüksek Joe Biden’la ilgili Ukrayna bağlantılı bazı yolsuzluk iddialarını araştırmasını istiyordu.
Karşılığında Zelenskiy de Washington’a davet edilecek ve askeri yardım alacaktı.
Bu görüşmenin ayrıntıları sızdırılıp ortaya çıkınca Trump, siyasi rakibine zarar verecek bir bilgi bulması için Ukrayna liderine bir baskı yapmakla dolayısıyla suç işlemekle suçlanmıştı.
Trump yanlış bir şey yapmadığında ısrar etti, Zelenskiy de ortada iki liderin karşılıklı birbirine “iyilik” yaptığı bir durum olmadığını söyledi.
Demokratlar Trump hakkında azil süreci başlattı ama Trump daha sonra Senato’daki yargılamada suçsuz bulundu.
Zelenskiy’nin kendisi de skandallardan uzak kalamadı.
2021’in Ekim ayında, dünyanın en zengin ve güçlülerinin gizli servetleri ve vergi cennetlerindeki faaliyetleriyle ilgili milyonlarca belgenin sızdırıldığı Pandora Belgeleri arasında onun da adı geçiyordu.
Belgelerde Zelenskiy ve yakın çevresinin vergi cennetlerinde kurulu bir şirketler ağıyla ilişkili oldukları ortaya konmuştu.
Fakat Zelenskiy belgelerin bilinmeyen hiçbir şey göstermediğini söyledi ve kendisi veya şirketi Kvartal 95’ten herhangi bir kişinin vergi kaçırma ve kara para aklama faaliyetlerine karıştığını inkar etti.
2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesiyle başlayan Ukrayna-Rusya Savaşı’nda zaten yoksul olan Ukrayna iyice yoksullaşmış, ekonomik anlamda dibe vurmuştur.
Rusya Savaşı’nda 61.207 Ukraynalı asker öldü, 49.368 yaralı. Üstelik bu veriler 2022 yılına ait.
Gelinen noktada Ukrayna’nın elinde somut bir kazanç olmadığı gibi yeraltı zenginliklerini ABD’ye peşkeş çekme ile sonuçlanacak, sadece adı “Barış” olabilecek tam bir hezimet, onursuz bir yenilgiden başka birşey yok.
Üniversite yıllarımdan formasyon hocalarımızın bize söyledikleri şu sözün ne kadar doğru bir tespit olduğunu belirtmek isterim. “İnsanın karakteri mesleğini, mesleği de karakterini etkiler. ”
Ezcümle şu tespiti yapmak elzem olacaktır: Sayın Cumhurbaşkanımızın omurgalı, istikrarlı, cesur, ufku ve vizyonu geniş, dik duruşlu, onurlu dış siyasetteki politikası bize Uluslararası Siyaset Arenası’nda çok büyük avantajlar sağlamıştır.
YORUMLAR