Hasan Dersan
Bu yıl kutlanacak Nevroz’a dair Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Mardin Kapı’da Nevroz deklarasyonu açıklandı. Deklarasyon ardından konuşan DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bu yıl ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ ile Nevroz’a doğru gidiyoruz. Nevroz’un adı bizim için bir direniş, ateşi bir aydınlıktır. Bu direniş bize bir rehberdir” diyerek, hereksin Nevroz’unu kutladı. Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Alevilerin inancında Heftemal diye bir inanç var. Bu inanca göre tüm doğa, ağaçlar secde eder. Yani doğa dile gelir, canlanır. Toplum da bir doğadır. Sıkıştığımızda biz de tıpkı doğa gibi direniriz ve ayakta kalırız. Halkların tarihinde direnişin anlamı budur. Kawa ne yaptıysa bugün Kürt halkı da onu yapıyor. Mazlum Doğan’lar, Zekiye Alkan’lar onu yaptı. Bu kişiler bize müjde verdi. Özgürlük müjdesi verdiler. Bu müjdeyi ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısıyla daha da büyütmek gerekir. Sayın Öcalan diyor ki, ‘Direnişi, mücadelenizi kendinize rehber edinin. Demokratik siyaseti ve toplumu kendi elinizle inşa edin.’” diye belirtti.
‘NEVROZ’U GÜÇLÜ SAHİPLENELİM’
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise, Türkiye’nin tarihi bir süreçten geçtiğini dile getirdi. Abdullah Öcalan’ın çağrısına dikkat çeken Bakırhan, “50 yıldır devam eden çatışma ve şiddet ortamını sonlandırıp, onun yerine demokratik zeminde hak, hukuk arama mücadelesinin startı verildi. İşte tam da bu tarihi çağrının yapıldığı, tarihi startın verildiği bir süreçte Diyarbakır Nevroz deklarasyonunu okumak da en az o kadar önemlidir. Bizler bu tarihi çağrıyı eğer Nevroz’da güçlü bir şekilde sahiplenip; buradan İmralı’ya kadar Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, ezilenlerin barış demokrasi ve özgürlük sesini güçlü bir şekilde ulaştırabilirsek emin olun en büyük görev ve sorumluluklarımızdan birisini yerine getirmiş olacağız” diye belirtti. Çağrının aynı zamanda Nevroz’u barışın, demokrasinin güçlü bir şekilde sahiplenildiği bir mücadeleye dönüştürme çağrısı olduğunu dile getiren Bakırhan, “Bu tarihi süreçte ve günlerde Nevroz’un önemine layık bir şekilde katılmalıyız. Güçlü katılmalıyız. Nevroz’u en güzel şekilde örgütlemeliyiz. Bir bütünen Kürtlerin emekçilerin ezilenlerin ne istediğini bu tarihi çağrıya ne kadar sahip çıktıklarını Türkiye kamuoyuna aynı zamanda duyurmak gibi bir sorumluluğumuz var” dedi.
‘DEMOKRATİK MUTABAKAT İMZALANDI’
Suriye’deki gelişmelere değinen Bakırhan, şunları söyledi: “O da çok önemliydi. O da yine halkların baharı olan, direnişin bayramı olan Nevroz bayramının haftasına denk geldi. Orada yapılan mutabakat çok net. Sayın Öcalan’ın çağrısına uygun, tekçilikten, mezhepçilikten uzak, Kürt’ün, Alevi’nin, Arap’ın, Dürzi’nin, Hristiyan’ın, Ermeni’nin, halkların ve inançların demokratik bir zeminde kendi kimlikleriyle yaşayabilecekleri bir mutabakatın altına imza atıldı. Bu Nevroz niye önemlidir? Hem Suriye’deki mutabakatın Kürtlerin demokratik hak ve özgürlüklerine ulaşmaları için, hem Sayın Öcalan’ın çatışma ve şiddet yerine barışçıl ve demokratik zeminde daha güçlü bir mücadele yürütme çağrısına bir cevap olacaktır. Onun için bu her iki gelişme Nevroz’da taçlandırılacak. Nevroz’da bu her iki gelişmeye nasıl baktığımızı, nasıl cevap verdiğimizi hep birlikte ortaya koyacağız.
‘ÖCALAN’IN PARADİGMASI SURİYE’DEDİR’
2025 Nevrozu tarihi bir Nevroz olacak. Rahşanlarla, Zekiyelerle başlayan, Mazlum’un 3 kibrit çöpüyle başlayan Nevroz, barışı Türkiye’de konuşmayı mümkün hale geldi. Suriye’de barış konuşulur hale geldi. Eşit ve demokratik şekilde Kürtlerin kimlikleri ile statüleri ile yaşayacakları bir Suriye mümkün hale geldi. Bunun için emek veren bedel ödeyen sahip çıkan bütün yasaklara baskılara rağmen dinmeyen durmayan bu surların etrafında üzerinde halkların özgürlük bayramını kutlayan sizlere halkımıza ne kadar saygı duysak sizleri ne kadar kutlasak azdır. Evet, çok mücadele ettik çok büyük bedeller ödedik artık geldiğimiz noktada barışı taçlandırma, Sayın Öcalan özgürlüğüne kavuşturma, Ortadoğu’daki tekçi sistemler yerine bütün farklılıkların kendi kimlikleriyle yaşayacakları bir zemine doğru geldik. Sayın Öcalan’ın paradigması bugün Suriye’dedir. Suriye’de tekçiliği örmeye çalışanlar Suriye’yi bir milliyete hapsetmeye çalışanlar öyle olmadığını çok iyi anladılar. Onun için çok büyük mücadeleler verdiniz, bedeller ödediniz. Geldiğimiz noktada emeğiniz büyük. Şimdi 2025 Nevrozu ile birlikte milyonlarla en güzel giysilerimiz, en iyi türkülerimizle en iyi duygularımızla birlikte bu Nevrozu kutlayarak Türkiye halklarına, Kürtlere, emekçilere, ezilenlere yeni bir başlangıcın nasıl bir coşkuyla nasıl bir kabullenmeyle olduğunu kanıtlayacağız.
‘MUTABAKATTA NE KADAR KÜRT VARSA O KADAR ALEVİ VAR’
Son bir şey belirtmek istiyorum. Suriye’de Alevi yurttaşlarımıza dönük yapılan katliamı hep birlikte izledik, gördük. Bunu kınadık ve bunu eleştiriyoruz. Ama sizin aracılığınızla şunu da söylemek istiyorum. Aslında Suriye’deki mutabakat metni aynı zamanda Alevileri de kapsayan, dışlamayan bir metindir. O metinde ateşkes var. Alevileri katletmeme çağrısı var. Alevilere eşit yurttaşlık hakkı ver çağrısı var. Dolayısıyla bu yapılan mutabakat metnine Alevi yurttaşlar hemen katliamdan sonra gelmesinden dolayı biraz kaygılı yaklaşıyor olabilirler ama o metinde ne kadar Kürt varsa o kadar Alevi var. Ne kadar Alevi varsa o kadar Hristiyan var. Ne kadar Hristiyan varsa o kadar Arap var, Türk var. Suriye’nin bütün renkleri var. Bunu da belirttikten sonra son kez bu Nevroz bizim için çok önemlidir birlikte sahiplenelim birlikte katılalım özgürlük, barış türkülerimizi buradan İmralı’ya kadar Sayın Öcalan’a cezaevindeki binlerce yoldaşımıza iletmek için güçlü bir Nevroz kutlayalım. Nevroza me pîroz be, Nevroza gelan pîroz be.”
‘KENDİ RENKLERİMİZLE ALANDA OLALIM’
Ardından konuşan Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşiti, “Diliyle konuşmayan, kendi kıyafetiyle yaşamayan, gelen göreneğiyle yaşamayan kendisi olamamıştır. Her şeyden önce Kürtler olarak, önce kendimiz olmalıyız, kendimize sahip çıkmamız gerekiyor. Kendi dilimizi konuşmalıyız, kendi kıyafetlerimizi gitmeliyiz. Varlığımızdan utanmamalıyız. Biz varlığımızdan utanırsak, haliyle istediğimiz hakkı vermezler bize. Eğer başarıya ulaşmak istiyorsa, özgür olmak istiyorsak her şeyden önce kendimiz olmalıyız” ifadelerini kullandı. Açıklama ardından Eş Genel Başkanlar Nevroz ateşi yaktı. Ardından uzun süre ateşin etrafında davul-zurna eşliğinde halay çekildi.
NEVROZ DEKLARASYONUN TAM METNİ
Nevroz deklarasyonun tam metni şöyle: “Nevroz, Kürt halkı için direnişin, özgürlüğün ve yeniden doğuşun adıdır. Bu anlamın önüne geçmek için iktidarlar tarafından dar bir çerçeveye sıkıştırılmaya çalışılsa da Nevroz’un hakikati direniş ve özgürlüktür. Yüzyıllardır Kürt halkı mücadelesini Nevroz’un ateşinde harlamış; bu ateşte varlığını, direnişini ve özgürlüğünü göstermiştir. Bugün de Nevroz, halkımızın özgürlük yürüyüşünün en güçlü ifadesi oluyor. Dolayısıyla Nevroz meydanlarından yükselen her ses, yakılan her ateş, söylenen her şarkı, durulan her halay özgürlüğümüze sahip çıkma iradesi oluyor. Bugün Nevroz ruhunu yaşatmanın en büyük anlamı, Kürt halkının özgürlüğü çerçevesinde demokratik toplum ve barış için mücadeleyi büyütmektir. Halklar Önderi, 27 Şubat tarihinde halkların ortak yaşamını ve onurlu barışını tesis etmek için yeniden güçlü tarihi çağrıyı yapmıştır. Halklar Önderinin bu çağrısını Nevroz’un özgürlük karakteriyle birleştirip halkların özgür ve eşit bir yaşamı birlikte inşa edebilmenin mümkün olduğunu bir kez daha göstereceğiz.
‘ÖCALAN’IN ÖZGÜR ÇALIŞMA KOŞULLARI SAĞLANMALI’
Bu yılki Nevroz, Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlük ve barış iradesine sahip çıkma Nevrozudur. Yüzyıllardır halklara, inançlara türlü türlü acılar yaşatıldı. Bu acılardan en çok etkilenen halkların başında da Kürtler geliyor. Tarihsellik içinde varlık kazanan ve oluşan Kürt gerçekliği için yaşatılan acıların nedeni güncellenmiş inkar yasaları, iktidarlarca tehdit algısıyla kuşatılan ve kutuplaştırılan toplumsal politikalardır. İnkarın sona erdirilmesi, tehditle kuşatma politikalarının son bulması ve demokratik toplumun yaşamsallaşması için Halklar Önderi tarihsel bir sorumluluk alıyor. Bu tarihsel sorumluluğunu yerine getirebilmesi; sözünü, emeğini halklarla birlikte gerçekleştirmesi için Halklar Önderinin fiziki özgürlüğünün ve özgür çalışma koşullarının bir an önce sağlanması gerekir. ‘Teorik ve pratik’ gücün çalışma koşullarının sağlanması, bireysel bir ihtiyaçtan öte toplumsal ve siyasal sorumluluğun yerine getirilebilmesi için bir zorunluluktur. Halkların, inançların, kadınların, gençlerin, çocukların, işçilerin, emeklilerin adil ve eşit yaşamının koşullarına, imkanına seslenen çağrı, herkesin emeği ve mücadelesi ile kendisini gerçekleştirmelidir. Rehşanların, Ronahilerin, Zekiyelerin, Bêrivanların ve daha nicelerinin mücadelesinde hayat bulan kadın özgürlüğü ve devrimi bugün ‘jin, jiyan, azadî’ felsefesiyle Nevroz’un ateşi olmaya devam ediyor. Özel savaşın, erkek egemenliğinin ve onun ulus devletlerinin kadın düşmanı politikalarına karşı yükselen kadın mücadelesi, demokratik toplumun ve barışın inşasında en büyük sorumluluğu alıp, barışın toplumsallaşmasını örgütleyerek koruyacaktır.
‘MÜCADELE MEŞALESİNİ YÜKSELTELİM’
Rojava Devrimi, Nevroz’un özgürlük ruhunun bugünkü yansımasıdır. Rojava’da yaratılan demokratik sistem, kadın özgürlüğü, halkların özgür eşitliğine dayanan demokratik ulus toplumu tıpkı Nevroz gibi direnişin ve yeniden doğuşun simgesidir. Ancak, bu kazanımların kalıcılaşması ve halklarımızın geleceğinin garanti altına alınması, mücadelenin büyütülmesiyle mümkündür. Tıpkı Demirci Kawa’nın zalim Dehak’a karşı yaktığı ateş gibi, bugün de Rojava’daki devrimi korumanın yolu, mücadele meşalesini daha da yükseltmekten geçer. Nevroz’un özü, halkların özgür ve eşit beraber yaşama iradesidir. Nevroz farklı dillerin, renklerin, inançların eşit ve ortak bir yaşam paydasında buluşmanın ifadesidir. Bunun içindir ki Nevroz en fazla farklılığın bir araya gelebildiği tarihsel hakikattir. Demokratik toplum ve onurlu barış, Nevroz’un direnişçi ruhuyla büyüyen değerleridir. Bugün de bu değerleri en güçlü şekilde sahiplenmenin yolu, örgütlü mücadeleyi yükseltmekten, demokratik toplumu inşa etmekten ve ulusal birliği sağlamaktan geçmektedir.
ULUSAL BİRLİK VURGUSU
Kürt halkı Kürdistan’da olduğu gibi dünyanın dört bir yanında süren mücadelede her zaman direnişin ve yeniden doğuşun sembolü olmuştur. Ulusal birliğin sağlanmasının bu direnişi ve mücadeleyi daha güçlü bir biçimde başarıya götüreceği bir hakikat olarak önümüzde duruyor. Merkezi hegemonik güçler yerel güçlerin işbirliği ile Ortadoğu’da yeni düzenler kurmak istiyor. Yeni ‘Kürt Kapanları’ tezgahlanıyor. Kürt halkının bir yüzyıl daha dıştan dayatılan düzenlerle yönetilmeye tahammülü yoktur. Kürt halkı demokratik toplum paradigmasıyla örgütlenerek Kürdistan’ı coğrafi ve düşünsel-inançsal olarak parçalayan düzenleri ortadan kaldırmaya kararlıdır. Bunu da ulusal birliğini her zamankinden daha fazla güçlendirerek yapacaktır. Kürt halkı Nevroz alanlarında her zaman geçmişin direniş değerleriyle birlikte geleceği inşa etme iradesini gösterdi. Bu değerleri geliştirirken toplumsal hakikati esas aldı. Bundan dolayı Kürt Ulusal Birliği Kürt halkı için olduğu kadar Ortadoğu halkları ve inançları için de elzem bir ihtiyaçtır. Kürt Ulusal Birliği sağlandıkça iktidarların baskı araçları da ellerinden alınmış olacak. Nevroz’un ruhuna uygun olarak Kürt halkı köylerde, sokaklarda, şehirlerde, dağ başlarında, meydanlarda ulusal birliğin daha da güçlenmesi için bir kez daha özgürlük yolunda ortak iradesini gösterecektir.
‘7’DEN 70’E ALANLARA’
2025 Nevrozu, direnişin ve özgürlüğün büyüdüğü, demokratik toplumun inşa edildiği, mücadelenin daha da ileri taşındığı bir dönüm noktası olacaktır. Nevroz’un ateşi ulusal birlik ruhuyla, Halklar Önderinin fiziki özgürlüğü için yükselen seslerle ve Rojava Devrimi’nin kalıcılaşması için verilen mücadeleyle güçlenecektir. Nevroz’u böylesi anlamlı bir süreçle karşılamamızda çaba sarf eden Halklar Önderinin Nevrozu’nu kutluyor, Nevroz coşkusu ile halkların buluşmasını bekliyoruz. Gençleri, kadınları, emekçileri 7’den 70’e özgürlüğe heyecanlanan tüm halkımızı, emeğini ve sözünü kurduğu mücadelesinin en güçlü özü olan Nevroz kutlamalarına, alanlarına çağırıyoruz. Nevroz’un özgürlük ruhuyla, tüm halkımızın Nevrozu’nu kutluyoruz. Nevroz pîroz be.”


