EĞİTİMDE BİTMEYEN SORUN: KAYIT ÜCRETİ VE AİDAT
On yıllardır eğitim sistemimizde kangrenleşmiş bir yaradan söz edeceğiz. Okullarda bağış adı altında toplanan kayıt ücreti uzun yıllardır kanayan bir yara.
Aslında burada kahraman, fedakar ve cefakar okul idarecilerimize haksızlık yapıldığı bir hakikattır.
Her yıl kayıt dönemlerinde aynı şeyler yaşanıyor. Okula kayıt yaptırmak isteyen veliler okul idarelerince bağış yapmak zorunda bırakılmaktadır. Tâbi çoğunlukla veliler buna tepki vermekte, vermemek için direnmekte, okul idaresiyle karşı karşıya gelmekte, hatta bir kısmı Milli Eğitim Müdürlüklerine şikayette bulunmaktadır. Ayrıca diğer sınıflarda okuyan velilerden de Okul Aile Birliği hesabına aktarılmak ve makbuz karşığında olmak üzere bağış toplanmaktadır. Ulusal ve yerel tüm basın yayın organlarında, sosyal medyada Milli Eğitim Bakanı da çıkıp bunun yasal olmadığını, zorla bağış toplayan kim olursa olsun bize bilgisi ulaştığı anda gereken yapılacak, gözlerinin yaşına bakılmayacaktır mealinde açıklamaları da neredeyse hiç etkili olmamakta, durum tüm vehametiyle devam etmektedir.
Peki hal böyleyken aslında çözümü çok da zor olmayan, kronikleşen bu sorun neden çözülmez yada çözülemez?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 142 maddesi bu konuya “İlköğretim, devlet okullarında parasızdır.” diyerek aslında son noktayı koymuştur.
Ayrıca Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği 11. Maddesinde
“Hiçbir öğrenci kayıt-kabul ve devam işlemleri için zorunlu bağış yapmaya zorlanamaz.” açık hükmü yer almaktadır.
Yine MEB Okul-Aile Birliği Yönetmeliği, “Okul-aile birlikleri bağış kabul edebilir, fakat bu tamamen gönüllülük esasına dayanır.” hükmü yer almaktadır.
Görüldüğü üzere her ne ad altında olursa olsun, zorla para toplanması yasaktır ve bu anayasal bir suçtur.
Tüm bunlara rağmen neden okullarda para istenir? Aslında tabir-i caizse burada madalyonun öbür yüzü devreye giriyor.
Okullarda Devlet, her okula yeterli sayıda temizlik personeli veya güvenlik görevlisi göndermiyor. Bu nedenle okulların çoğu işçi çalıştırmak için velilerden para toplamaya yöneliyor.
Tahta kalemi, fotokopi kâğıdı, temizlik malzemesi gibi temel ihtiyaçlara ayrılan bütçe yetersizliği.
Okullardaki boya-badana, bakım-onarım, küçük tadilat gibi işler için yeterli ödenek olmayışı.
Yani bu paralar, resmî olarak zorunlu olmamasına rağmen, okulun eksiklerini karşılamak için istenmektedir.
Devlet ödeneği tüm ihtiyaçlara yetmediği için bazı okullar mecburen velilerden destek beklemekte ve istemektedir.
Devlet tarafından temizlik görevlisi, güvenlik personeli gibi yardımcı kadrolar çoğu zaman kadrolu değil; İŞKUR veya taşeron üzerinden kısıtlı sayıda gönderilir. Bu yüzden çoğu okulda açık kalır.
Okullara belli miktarda kırtasiye, ders kitabı, bazı eğitim araçları verilir.
Ancak toner, fotokopi kâğıdı, tahta kalemi, projeksiyon, bilgisayar vb. ihtiyaçlar çoğu zaman bu bütçeye dahil değildir.
Boya-badana, elektrik tesisatı, sıraların tamiri, sınıf kapılarının yenilenmesi gibi işler için her okula ayrı bir ödenek çıkmaz.
Büyük bakım-onarımlar için il/ilçe millî eğitimden özel ödenek istenir ama küçük ihtiyaçlar genellikle okulun kendi imkânlarıyla çözülür.
Doğalgaz, elektrik, su giderleri için ödenek gönderilir ama çoğu okulda tam karşılamaz.
Her okula yeterli sayıda temizlik personeli veya güvenlik görevlisi maalesef gönderilmemektedir.
Tahta kalemi, fotokopi kâğıdı, temizlik malzemesi gibi temel ihtiyaçlara ayrılan bütçe çoğu okulda yetersiz kalmaktadır.
Okullar, bu açığı kapatmak için velilerden “sınıf aidatı” veya “bağış” talep edebilmektedir.
Fiziksel İmkânların Yetersizliği nedeniyle bazı okullar, alınan bağışlarla bu eksikler karşılanmaya çalışılmaktadır.
Bazı okul yönetimleri, geziler, sosyal etkinlikler veya teknolojik donanımlar (akıllı tahta, bilgisayar, klima vb.) için velilerin desteğine başvurmaktadır.
Kısacası Devlet, öğretmen maaşı, ders kitabı, temel giderleri karşılamaktadır. Ancak günlük işletme giderleri (temizlik, kırtasiye, küçük bakım) için bütçe oldukça yetersiz kalmaktadır.
Ezcümle, Milli Eğitim Bakanı, her yıl okulların harcama envanterini isteyip ona göre bir ödenek gönderse, okulların ortalama giderlerini güncel olarak yıllık bazda hesaplayıp ona göre bütçe gönderse, hatta bir önceki eğitim öğretim yılı sonunda ertesi yılın eğitim öğretim dönemi için yapacağı harcamaları, yapmayı tasarladığı iş, eylem ve projeleri istese, onaylasa hatta hem maddi hem teknik hizmet sunsa bunların hiçbiri yaşanmayacaktır.
Veya velilerimiz çocuklarının geleceği için biraz daha fedakar olmalı ve eğitimcilerimize güvenmelidir. Bu noktada eğitimcilerimize karşı çok abartılmış bir önyargı vardır.
Hem tertemiz, pırıl pırıl, başarılı, teknik donanımlı okul isteyip hemde elini taşın altına koymamak çok adilane olmasa gerek.
Bu kısır döngüden ne bakanlık ne okullarımızı yöneten fedakar, cefakar idarecilerimiz, ne değerli öğretmenlerimiz, nede velilerimizin memnun olmadığı aşikardır.
Yukarıda zikrettiğimiz üzere çözümü çok zor değildir, hatta imkansız hiç değildir. Umarım bu kronikleşmiş sorun bir an önce çözüme kavuşur.











YORUMLAR