Diyarbakır Dicle Üniversitesi Kalp Hastanesi’nde 28 Temmuz 2025 tarihinde anjiyo olan Gazetemiz yazarlarından Resul Çetin, üç gün sonra fenalaşarak ambulansla Dicle Üniversitesi acil servisine kaldırıldı. Yapılan ilk müdahalede anjiyo sırasında atardamarın yırtıldığı ve hematom (kan birikmesi) oluştuğu belirlendi. Bacağının morardığı ve davul gibi şiştiği görülen Çetin, burada önerilen ameliyat ve yoğun bakım tedavisini kabul etmediğini, çünkü doktorlara güven duymadığını belirtti.
Ameliyat ve sonrası
Resul Çetin, 5 Ağustos 2025’te Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başarılı bir ameliyat geçirdi ve iki gün sonra taburcu edildi. Ameliyatı yapan doktor, dikişlerin durumunu kontrol etmek için 18 Ağustos’ta tekrar hastaneye gelmesini istedi. Çetin, söylenen tarihte hastaneye gitti ancak doktorunu bulamayınca telefonla aradı. Doktoru, polikliniği olmadığı için başka bir hekime, Dr. Ahmet Serkan Aydın’a yönlendirdi. Dr. Ahmet Serkan Aydın, hastayla yakından ilgilenerek ameliyat yerinde hafif bir şişlik fark etti ve olası bir soruna karşı dikişlerin Cuma günü açılmasını önerdi.
“Duygu Sömürüsü Yapma, Dışarı Çık!”
Resul Çetin, Dr. Ahmet Serkan Aydın’dan MRHS uygulaması üzerinden randevu alarak Cuma günü yeniden hastaneye gitti. Ancak, poliklinikte Dr. Ahmet Serkan Aydın yerine Dr. Feyzullah Gümüşçü’yü buldu. Sistemde poliklinik doktoru olarak hâlâ Dr. Ahmet Serkan Aydın görünmesine rağmen, Çetin’e randevu değişikliği hakkında herhangi bir bilgilendirme mesajı gönderilmemişti.
Çetin, durumu Dr. Gümüşçü’ye anlatarak ameliyatını yapan doktorun o gün polikliniği olmadığını, bu nedenle dikişinin kendisi tarafından açılmasını rica etti. Ancak, Dr. Gümüşçü Resul Çetin’e sert bir üslupla, “Sen benim hastam değilsin. Duygu sömürüsü yapma, dışarı çık!” diyerek çıkıştı. Çetin’in, “Hocam, insani bir istek olarak kabul edin,” şeklindeki nazik ısrarına rağmen Dr. Gümüşçü, üslubunu daha da sertleştirerek “Bak hala duygu sömürüsü yapıyorsun, çık dışarı!” diye bağırdı. Çetin, o an sistemde kendisinin hastası olduğunu belirtse de, “Sen benim hastam değilsin,” cevabını aldı.

Yetkili bir muhatap bulunamadı
Olay sırasında Resul Çetin’in yanında bulunan kızı, “Sizi şikayet edeceğiz,” diyerek duruma tepki gösterince Dr. Gümüşçü, “Git kime edersen et. Çık dışarı!” şeklinde karşılık verdi.
Yaşananların ardından Çetin, çocuklarının yardımıyla tekerlekli sandalyede hastane idaresine gitti. Durumunu anlattı ve gazeteci olduğunu belirtti. Ancak, Başhekim’in toplantıda olduğu, yardımcısının ise hastane içinde olduğu ve ne zaman geleceğinin belli olmadığı söylendi. Çetin, yetkili bir muhatap bulamayınca hasta hakları birimine yönlendirildi. İki buçuk saat süren bu süreç boyunca Resul Çetin, derdini dinleyecek yetkili bir kişi bulunamadı. Sonunda, hasta Kalp Damar Servisi’ndeki pansumancıya yönlendirildi ve bir pansumancının gelip dikiş yerine baktığı belirtildi. Yaşadığı ağrı ve sızıya rağmen hiçbir işlem yaptıramayan Resul Çetin, hastaneden eli boş döndü.

İnsani ve etik değerlerden uzak bir tutum
Diyarbakır’a ve çevre illere hizmet veren Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşanan bu skandal, akıllara durgunluk verdi. Hastane yönetiminin ve ilgili doktorların bu olaya karşı sessiz kalması, hasta haklarının ne kadar önemsendiği konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Hastanın, tedavi ve bilgi alma hakkının bu denli hiçe sayılması, sağlık sistemindeki aksaklıkları bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu durum, sağlık çalışanlarının hasta yaklaşımı ve hastane yönetiminin bu tür olaylara müdahalesi açısından ne kadar hazırlıksız olduğunu gösteriyor. Yaşanan bu olay, sağlık hizmetlerinin sadece tıbbi müdahalelerden ibaret olmadığını, aynı zamanda insani ve etik değerleri de barındırması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. (Haber Merkezi)


