İSTANBUL DEPREMİ, BÜYÜK DEPREMİN HABERCİSİ Mİ?
23 Nisan 2025 tarihinde İstanbul Silivri açıklarında saat 12.13’te 3.9 şiddetindeki öncü depremin ardından aynı gün saat 12.49’da yine Silivri açıklarında 6.2 şiddetinde büyük bir deprem meydana geldi. Tüm Marmara Bölgesi’nde hissedilen, özellikle İstanbul’da halkı sokağa döken ve Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’da da hissedilen bu deprem beklenen büyük İstanbul depreminin habercisi olup olmadığı tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Bu deprem, beklenen büyük depremin habercisi olabilir miydi?
Bu sorunun cevabı net olmamakla birlikte, bazı bilimsel verilere dayalı yorumlar yapılabilir.
Marmara Denizi’ndeki Kuzey Anadolu Fayı üzerinde biriken gerilimin zaman zaman küçük depremlerle kendini göstermesi olası ve beklenen bir durumdur. Ancak şu noktaları göz önünde bulundurmak gerekir:
- Küçük depremler her zaman büyük depremin habercisi değildir
Küçük veya orta büyüklükteki depremler, büyük bir depremin enerjisini boşaltabileceği gibi, tam tersine büyük depremin yaklaştığının da işareti olabilir. Bu, fayın özelliklerine ve yerel stres dağılımına bağlıdır.
- Bilim insanlarının ortak görüşü: Marmara’da büyük bir deprem bekleniyor
İTÜ, Boğaziçi Kandilli ve AFAD gibi kurumların yıllardır yaptığı açıklamalara göre, İstanbul ve çevresinde 7.0 ve üzeri büyüklükte bir depremin olma olasılığı çok yüksek. Bu potansiyel deprem, 1999 Gölcük depreminin ardından batıya doğru ilerleyen kırılma zincirinin bir parçası olarak görülüyor.
- Son depremler, gerilimin dağılımı hakkında ipuçları verebilir
Eğer son deprem, özellikle Marmara’nın batısı veya doğusundaki kırılmamış segmentlere yakınsa, bu bölgelerdeki gerilimi tetiklemiş veya artırmış olabilir. Ancak bu sadece uzun vadeli sismolojik ve jeolojik gözlemlerle netleşebilir.
Son deprem büyük depremin bir habercisi olabilir, ama bu kesin bir gösterge değildir. Her durumda, İstanbul gibi bir mega kentte deprem riski zaten yüksektir ve bu risk farkındalığıyla hazırlıklı olmak, tartışmasız en doğru yaklaşımdır.
Depremin ardından gözler yine Marmara fay hattına çevrildi. Olası büyük İstanbul depreminin habercisi olup olmadığı sorusu kamuoyunun gündemine oturdu. Bu konuda farklı görüşler bulunmakta.
Bu konuda deprem uzmanları ikiye ayrılmış durumda. Bir yandan son depremin beklenen büyük depremin habercisi olduğu, hatta büyük depremi öne çektiğini belirten uzmanlar, bir yandan bu depremin büyük depremin stresini aldığını, enerjisinin önemli bir kısmını boşalttığını, dolayısıyla İstanbul’da artık 7’nin üzerinde bir depremin olası olamayacağını iddia eden uzmanlar var.
Bunları iddia eden tüm uzmanlar elbette kendilerince bilimsel veriler ışığında ileri sürmekteler.
Bu noktada uzmanların görüşlerine kulak kabartacak olursak şöyle bir fotoğraf ile karşılaşıyoruz:
- Prof. Dr. Marco Bohnhoff (Alman Yer Bilimleri Uzmanı, GFZ Potsdam)
Bohnhoff, Marmara Bölgesi’ni uzun süredir inceleyen bir bilim insanı. 6.2’lik depremin ardından yaptığı açıklamada iki olası senaryoya dikkat çekti:
Senaryo 1: Bu deprem ana şok olabilir, yani fay hattının bir bölümü kırılmış olabilir. Bu durumda büyük depremin riski azalmış olabilir.
Senaryo 2: Bu deprem bir öncü şok niteliğinde olabilir. Eğer bu durum geçerliyse, ana fay hattındaki stres İstanbul yönüne kaymış demektir. Bu da büyük İstanbul depreminin yakınlaştığını gösterir.
“Marmara fayının batı kısmında yaşanan bu deprem, doğuya stres transferine neden olabilir ve bu İstanbul için ciddi bir uyarıdır.”
- Prof. Dr. Nurcan Meral Özel (Kandilli Rasathanesi Müdürü)
Kandilli Rasathanesi, depremden sonra 266 artçı sarsıntı kaydedildiğini duyurdu. Bu artçıların büyüklüğü 1.2 ile 4.5 arasında değişiyor ve en az 1,5 ay boyunca sürebileceği belirtiliyor. Özel, depremin büyük bir depremin habercisi olup olmadığına dair net bir kanıt olmadığını vurguladı.
“Bu tür depremler fay hattının stresini boşaltabilir ya da büyük bir depremin hazırlayıcısı olabilir. Şu an bu konuda kesin bir şey söylemek mümkün değil.”
- Yoshinori Moriwaki (Japon Deprem Uzmanı)
Moriwaki, Marmara fay hattının kırılmasının an meselesi olduğunu uzun süredir dile getiren isimlerden. 6.2’lik depremin ardından, bölgedeki stresin giderek arttığını ve tsunami riskinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi.
“Önümüzdeki 30 yıl içinde İstanbul’da büyük bir depremin meydana gelme ihtimali %60’tır. Bu deprem, o zincirin bir halkası olabilir.”
- Prof. Dr. Osman Bektaş (Jeoloji Mühendisi, KTÜ)
Bektaş, kamuoyunda alışılmış söylemlerin aksine farklı bir değerlendirme sundu. Ona göre İstanbul’da büyük bir depremin olması “çok düşük bir olasılık”.
“Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara Denizi’nden geçen kısmı oldukça karmaşık ve gerilim birikimi sanıldığı kadar yüksek değil.”
Bilimsel Gerçek: Stres Transferi ve Fay Segmentleri
Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara Denizi içinden geçen kısmı, İstanbul için en kritik alanlardan biridir. Bu bölgede “fay segmentleri” olarak adlandırılan farklı parçalar, birbirinden bağımsız şekilde kırılabilir. Uzmanlara göre en büyük tehlike, “Orta Marmara Çukuru” segmentinde biriken enerjinin boşalmasıdır.
Depremler, genellikle komşu segmentlerdeki gerilimi artırabilir. Bu duruma “stres transferi” denir. 23 Nisan’daki 6.2’lik depremin, doğudaki İstanbul’a yakın segmentlere stres yüklemiş olabileceği düşünülüyor.
23 Nisan’da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki İstanbul depremi, uzmanların bir kısmı tarafından olası büyük Marmara depreminin bir öncüsü olarak görülüyor. Ancak tüm bilim insanları bu görüşte değil. Kesin olan tek şey, İstanbul ve çevresinin yüksek sismik risk altında olduğudur.
Bu nedenle:
Deprem riski yüksek alanlarda yapıların güçlendirilmesi,
Kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması,
Halkın deprem eğitimi ve bilinç düzeyinin artırılması
kaçınılmaz bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Peki olası büyük İstanbul depremi ile alakalı neler yapılabilir? Bunun elbette çok yönlü boyutları var.
- Bireysel ve Aile Düzeyinde Önlemler
Deprem çantası hazırlayın: Su, kuru gıda, ilaç, el feneri, pil, battaniye, düdük, kimlik fotokopisi vb. malzemeler içermeli.
Evde sabitleme çalışmaları yapın: Dolap, raf, televizyon gibi eşyalar devrilmeyecek şekilde monte edilmeli.
Toplanma alanlarını öğrenin: Evinizin yakındaki güvenli toplanma noktalarını öğrenin.
Acil durum planı oluşturun: Aile üyeleriyle buluşma noktası ve iletişim yöntemleri belirleyin.
İlk yardım eğitimi alın: Temel ilk yardım bilgisi hayat kurtarabilir.
- Yapı ve Kurumsal Düzeyde Önlemler
Binaların dayanıklılığı kontrol edilmeli: Eski ve riskli yapılar mutlaka depreme dayanıklı hale getirilmelidir (gerekirse yıkılıp yeniden yapılmalı).
Zemin etüdü yapılmalı: Yeni binalar sağlam zeminlerde inşa edilmeli.
İşyeri ve okul tatbikatları yapılmalı: Çalışanlar ve öğrenciler için düzenli tatbikatlar ve eğitimler verilmeli.
Risk analizi yapılmalı: Kurumlar kendi acil durum planlarını oluşturmalı.
- Toplumsal ve Yönetsel Düzeyde Önlemler
Afet yönetim planları güçlendirilmeli: İstanbul Valiliği, AFAD ve belediyeler senaryolara göre planlarını güncel tutmalı.
Erken uyarı sistemleri kurulmalı: Deprem öncesi birkaç saniyelik bile uyarı, can kaybını azaltabilir.
Toplum bilinçlendirilmelidir: Okullarda, medyada, sosyal platformlarda deprem eğitimi ve farkındalık kampanyaları düzenlenmeli.
Altyapı güçlendirilmeli: Elektrik, su, doğalgaz gibi hizmetlerde kesinti riskine karşı sistemler iyileştirilmeli.
İstanbul gibi yoğun nüfuslu ve yapılaşmanın sık olduğu bir şehirde bu önlemler hayat kurtarıcı olabilir.
YORUMLAR