KAYBETMEDEN KIYMETİNİ BİLİN!

KAYBETMEDEN KIYMETİNİ BİLİN!

Musarrah olun, mütevellit olun, müşteref olun, mustefid olun, münferit olun…

Allah her canlıya görme duyusunu verdiği gibi bir bedel olarak elbette ki cennneti de cehennemi de gösterecektir. Orası herkesin ektiğini biçtiğini gördüğü yerdir. O sebepledir ki, kalbin beslediği duygular, aklın sergilediği tavırlar insanın gideceği yeride önceden hazırlar.

Bu dünyada yaşamanın bize elbetteki bir maliyeti olacaktır. Hele ki kaybolan zamanla, yitirilen değerlerle ve ucuzlaşan insan şerefi ile ilgili hissiyatımızın yüksek olması; bir bedelin en belirgin örneğidir.

Bizde insan ölünce musalla taşının yanına gidip, ‘iyi biri biliriz, yaşarken kusurunu affetmedik öldü affettik, şahidiz’ deriz. Peki, neden şahıslar yaşarken bunu yapamıyoruz?

Bunu ölenden beklemeyin sakın. Diri olan sizsiniz. Bizzat siz yapın. Anneniz, babanız, arabalarınız, dostlarınız, sevdikleriniz… etrafınızda çok değerli insanlar var.

Yaşarken kıymet bilin. Öldükten sonra kıymetini bilmenin bir değeri olmuyor. Hastalık gelmeden önce sıhhatin, yaşlanmadan önce gençliğin, Sağlığı kaybetmeden sıhhatin, İş yoğunluğu başlamadan önce boş vaktin, Ölüm gelmeden önce dünya hayatının kıymetini bilmiyoruz.

Son dönemlerde birçok kıymetli insan hayata gözlerini yumdu. Birçok insanın da ölüm yıl dönümleri nedeniyle aynı günlerde anma programları yapıldı, mesajlar yayınlandı. Törenleri izledim, mesajları okudum, insanların tutumlarını gördüm.

Bir insanı kaybettikten sonra kıymetini bilmenin, bir insanın yokluğunda onun değerli olduğunu anlamanın ne kadar yanlış ve ne kadar üzücü olduğunu bir kez daha fark ettim.

O yüzden etrafınıza bakın. Henüz yaşıyorken, kıymetli olduğunu düşündüğünüz insanları tespit edin. Sonra yanına gidin ve ona “ne kadar kıymetli biri olduğunu, ne kadar iyi biri olduğunu söyleyin.”