Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Resul ÇETİN

SANATINA VE SANATÇINA SAHİP ÇIKMAYAN KÜLTÜR VE SANAT BAŞKENTİ… 

SANATINA VE SANATÇINA SAHİP ÇIKMAYAN KÜLTÜR VE SANAT BAŞKENTİ…
Sevgili okurlar, hepinizi en içten dileklerimle selamlıyor ve hemen bu haftaki konumuza geçiyoruz.
Efendim, hepinizin malumları olduğu üzere, Diyarbakır kimi tarihçilere göre 12 bin yıllık bir tarihiyle 33 medeniyete ev sahipliği yapmış, Anadolu’nun en kadim kentlerinin başında gelir.
Bu tezi savunan en kuvvetli delillerden biri de Ergani’deki Neolitik Çağ’a uzanan, yerleşik düzene geçişin ilk örneklerinden, buğdayın tarımda ilk kullanıldığı, köpeğin ilk olarak evcilleştirilildiği, tarihi M.Ö. 8750’lere dayanan Çayönü’dür.
Ayrıca Diyarbakır tarihte İnaloğulları ve Akkoyunlular devletlerine başkentlik yapmış, tarihi İpekyolu üzerinde bulunan, jeopolitik konumu sebebiyle de her dönemde stratejik önemini diri tutmuş, nadir kentlerden biridir.
Diyarbakır’ın önemini anlatmaya bırakın köşemiz, ciltler dolusu ansiklopediler yetmez, ki yetmemiştir de.
Bu bağlamda bu güzide ve kadim kentin önemli bir eksiğine değineceğiz bugün.
Ünü ülke sınırlarını aşan bilim insanlarından tutun da sanatın ve sporun tüm dallarında, siyasette, kültürde, topluma, ülkeye mal olmuş sayısız şairler, yazarlar, ressamlar, sporcular, sanatçılar, siyasetçiler, üst düzey bürokratlar, akademisyenler yetiştiren böylesi bir kentte kültürel, sanatsal aktiviteler son derece yetersiz, işlevsizdir, geşiltirilmeye, güncelleştirmeye muhtaç.
Antalya’da 1964 yılından beri Altın Portakal Film Festivali, Adana’da 1967 yılından beri Altın Koza Film Festivali düzenlenmektedir.
Bu festivaller, iki şehrimizin tanıtımında müthiş olumlu katkıları olduğunu bilmeyen yoktur sanırım.
Diyarbakırlı sayısız sinema, tiyatro ve dizi sanatçılarımız var. Bir Tuncer Necmioğlu, bir Sami Hazinses, bir Ali Tutal , bir Erkan Petekkaya, bir Ahmet Arif, Cahit Sıtkı Tarancı, Ali Emiri, daha ismini sayamadığımız nice Diyarbakır evlatları kolay yetişmiyor. Bana göre Türk Sinemasının emektar oyuncularından Ali Tutal sinemamızın yetiştirdiği ender karakter oyuncularındandır. Ayrıca 60’ın üzerinde filmde oynamış, aynı zamanda dublaj vizörlüklerini yapmıştır. Bir hemşehrisi olarak kendisiyle gurur duyduğumu belirtmek isterim.  Sayın Tutal’ın şehrimizde düzenlenen hiçbir sanatsal aktiviteye davet edildiğini görmedim mesela. Tabiî örnekler çoğaltılabilir.
Osmanlı döneminde dahi İstanbul’un ardından devletin en gözde ikinci eyaleti, İstanbul’dan sonra devletin kültür sanat merkeziyken bugün neden kültür sanat adına herhangi bir etkinlik, aktivite yok? Diyarbakırlılar neden sanatçılarına sahip çıkmaz? İlimiz yöneticileri, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri bu konuda neden önayak olmaz? Kentimiz buna layık değil mi?
İlimizde düzenlenen Karpuz Festivali ve Diyarbakır Kültür Yolu Festivali’ne Diyarbakırlı sanatçılar neden davet edilmez? Örneğin son düzenlenen Kültür Yolu Festivali’ne tek bir Diyarbakırlı sanatçı davet edilmedi. Neden? Diyarbakırlı sanatçılara uygulanan gizli yada açık bir ambargo var da biz mi bilmiyoruz.
Düşünün bir şehirde kültür festvali düzenliyorsunuz ama o şehrin şairi, yazarı, sinema sanatçısı, ses sanatçısını davet etmiyorsunuz. Ortada bu ülkeye mal olmuş, bu şehrin bir tane evladı yok. İşin daha vahimi Diyarbakırlılar hallerinden memnun. Bu konuda bırakın kamuoyu baskısı yada gündem oluşturmayı, ağzına alan yok. Sivil toplum kuruluşları zaten bu konuda sağır ve dilsizleri oynuyor.
Bu şehir bunu hak etmiyor.  Her köşesi buram buram buram tarih kokan, sanatta, siyasette, kültürde, sporda, müzikte, sinemada en iyilerini bağrından çıkaran Peygamberler ve Sahabeler şehri bu güzide, bu kadim kente, bu kentin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş insanları elini taşın altına koymalı, bu şehre vefa borcunu ödemelidir.
Diyarbakır evlatlarına sahip çıkmalı. Onları bağırlarına basmalıdır. Bu iş uzaktan uzağa sevmeyle, onlarla laftan öteye gitmeyen gurur duyuyoruz söylemleriyle olmuyor.
Temennimiz ve ümidimiz odur ki, birgün bu şehir Oscar’a ciddi rakip olacak hatta onu geçecek bir film festivali, hatta festivaller şehri olur. Zira iddia ediyorum bu şehir, bu ülkenin kültür ve sanat başkenti ve merkezidir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER