Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Erhan BOZKURT

SAYDNAYA CEHENNEMİNİ BİLİR MİSİNİZ?

SAYDNAYA CEHENNEMİNİ BİLİR MİSİNİZ?

 

Böyle mi olacaktı! İnsanın mutluluğu, aynı zamanda üzüntülerinin kaynağı mı olacak? Yaşam dolu doğanın içinde duygular, sevinçler yerini acılara, işkencelere mi bırakacak? Peki ne değişecek? Belki de bu değişmezliğin içinde kimsenin bozmaya güç yetiremeyeceği bir dengesizlik, bir adaletsizlik olacak? Peki bundan bizim çıkarımız ne olacak? Hayat, bazen kıymetini bilmediğimiz şeyleri elimizden alır ve bizi onlarla imtihan eder. İşte tam da böyle bir yerdir dünya…

İçeriye girenlerin tek kurtuluş yolunun ölüm olduğu bir hapishane düşünün!

Kadın, erkek, çocuk, yaşlı bütün mahkumlar göstermelik mahkemelerden geçirildikten sonra, gizlice buraya getiriliyor. Buraya getirilen bütün mahkumlara da “Esad rejimi karşıtı” damgası vuruluyor. Çünkü bu hapishanenin askeri, polisi, gardiyanı Esad’ın ailesinden oluşuyordu. Ve onlara karşı gelenler onlardan merhamet yüzünü göremiyordu.

1980’li yılların başında küçük bir kasabada kurulan Saydnaya hapishanesi Esad Ordusu ve askeri istihbaratı tarafından yönetiliyordu. İlk mahkumlar buraya 1987’de, Beşşar Esad’ın babası olan Hafız Esad tarafından getirildi. Buraya getirilen bütün mahkumlar ve yapılan bütün işkenceler gece 03:00 sularında gerçekleştirilmiştir. Saydnaya hapishanesinde olanlar o kadar gizli tutulmuş ki uluslararası kuruluşlar bile bu hapishanenin içinde bulunanların izlerine rastlayamamış.

Kadınlara ayrı erkeklere ayrı işkenceler yapılmıştır. 13-14 yıl boyunca günyüzü görmemişler. Suriyeli kadınlar işgalci güç ve rejimin askerleri tarafından tecavüze uğramış. Hamile kadınların yavruları anne karnında parçalanmış. Son 10 yılda yaklaşık 1 milyon mahkum içeri alınmış bunlardan 550 bini yakılıp yok edilmiştir.

Mahkumları önce açlıkla kendilerine muhtaç etmişler, onlara haftalarca yemek vermemişler. Öyle ki mahkumlar açlıktan, ölen arkadaşlarının etlerini dahi yemişler. Ses dalgaları, elektroşok cihazları ve işkencelerle mahkumlar bilinçlerini kaybetmişler, sonra da idam edilmişler. Ölülerin izlerini yok etmek için de ‘Pres’ kıyma ve ‘Krematoryum’ yani cesetlerin yüksek sıcaklıklarda yakıldığı bir makineye atmışlar. Saydnaya Hapishanesi, modern tarihin en karanlık insan hakları ihlallerinden biridir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER