Yusuf Özkılıç
Diyarbakır halkı, çocukların dijital dünyadaki maruziyetinin artmasıyla birlikte yaşanan olumsuz etkilerden derin endişe duyuyor. Son günlerde ülke genelinde olduğu gibi Diyarbakır’da da 16 yaş altı için sosyal medya kullanımının kısıtlanması yönündeki tartışmalar büyük bir hızla yayılıyor. Köklü bir kültürel geçmişe sahip olan Diyarbakır’da, geleneksel değerlerin korunması ve çocukların sağlıklı bir şekilde yetişmesi her zaman öncelikli konular olmuştur. Ancak sosyal medyanın hayatımıza hızla girmesiyle birlikte gençlerin değer yargılarında ve sosyal ilişkilerinde önemli değişimler yaşandığı gözlemleniyor. Bu durumun hem olumlu hem de olumsuz etkileri olduğu bir gerçek.
‘GELENEKSEL DEĞERLERİ ZAYIFLATIYOR’
Sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte geleneksel değerlerin zayıflamasından endişe halkı endişeye sevk ederken, Dijital dünyanın dikkat dağıtıcı etkileri nedeniyle öğrencilerin ise derslerine daha az zaman ayırdığı ve akademik başarılarının düştüğü gözlemleniyor. Bunla birlikte siber zorbalık, yanlış bilgiye maruz kalma gibi sorunların çocukların psikolojik sağlığını da olumsuz etkilediği belirtiliyor.
NEDEN ENDİŞELENİYORUZ?
Üç çocuk babası Sosyal Medya Uzmanı Hasan Saylak, konuyla ilgili yaşadığı endişeleri dile getirdi. Saylak, “Son zamanlarda hepimizin dilinde olan bir konu var: Sosyal medya ve gençlerimiz. Özellikle 16 yaş altı için sosyal medya kullanımının kısıtlanması konusu, hem ülkemizde hem de bizim güzel Diyarbakır’ımızda büyük bir tartışma yarattı. Ben de bir Diyarbakırlı vatandaşı olarak bu konuya kendimce bir şeyler katmak istiyorum. Hepimiz biliyoruz ki, teknolojinin gelişmesiyle birlikte hayatımızın her alanına sirayet eden sosyal medya, gençlerimizin de vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Bir yandan bilgiye ulaşımı kolaylaştırırken, diğer yandan da birçok olumsuzluğa neden oluyor. Bizler, çocuklarımızı gelenek ve göreneklerimize bağlı, ahlaklı bireyler olarak yetiştirmeye çalışıyoruz. Ancak sosyal medyada karşılaştıkları içerikler, çocuklarımızın değer yargılarını olumsuz etkileyebiliyor. Şiddet, nefret söylemi gibi unsurlar, onların masum zihinlerinde yer ediniyor” dedi.

‘SOSYAL MEDYA, ADETA BİR BAĞIMLILIK HALİNE GELDİ’
Sosyal medyanın adeta bir bağımlılık haline geldiğinin altını çizen Saylak, “Çocuklarımız günün büyük bir kısmını telefonlarında geçiriyor, derslerine ve sosyal çevrelerine gereken ilgiyi gösteremiyorlar. Sosyal medyada her söylenenin doğru olduğu düşüncesi, özellikle gençler arasında yaygın. Bu durum, toplumumuzda yanlış bilgilendirmenin yayılmasına ve kutuplaşmaya neden oluyor. Çocuklarımızın kişisel bilgileri, sosyal medyada kötü niyetli kişiler tarafından kullanılabiliyor. Siber zorbalık gibi sorunlar, çocuklarımızın psikolojilerini derinden yaralıyor” diye konuştu.
‘ÇOCUKLAR EĞİTİLMELİ’
Çocukların küçük yaştan itibaren sosyal medyayı bilinçli kullanmaları konusunda eğitilmesi gerektiğinin altını çizen Hasan Saylak, “Aile olarak çocuklarımızın sosyal medya kullanımını takip etmeli, onlarla bu konuda konuşmalı ve sınırlar çizmeliyiz. Okullarda dijital okuryazarlık dersleri verilmeli, öğretmenlerimiz bu konuda bilinçlendirilmeli. Belediyelerimiz, gençlerimizin sosyal medyadan uzaklaşabileceği, spor ve kültürel etkinliklere katılabileceği alanlar oluşturmalı. Sivil toplum kuruluşlarımız, bu konuda farkındalık yaratmak ve projeler geliştirmek için çalışmalı” ifadelerini kullandı.

‘ESKİDEN ÇOCUKLARIMIZ SOKAKTA OYNARDI’
İki çocuk annesi Fatma Beydük ise “Ben, Diyarbakırlı bir anne olarak, çocuklarımın geleceği konusunda hep endişelenirim. Özellikle son zamanlarda sosyal medyanın hayatımıza bu kadar hızlı girmesiyle birlikte, çocuklarımın bu sanal dünyanın etkisi altında kalmasından büyük bir kaygı duyuyorum. Eskiden çocuklarımız sokakta oynar, komşularımızla kaynaşırdı. Şimdi ise günün büyük bir kısmını telefonlarında geçiriyorlar. Bu durum beni gerçekten çok üzüyor. Sosyal medyanın çocuklarımız üzerindeki olumsuz etkilerini saymakla bitmez. Bizler, çocuklarımızı gelenek ve göreneklerimize bağlı, saygılı ve ahlaklı bireyler olarak yetiştirmeye çalışıyoruz. Ancak sosyal medyada karşılaştıkları içerikler, onların bu değerlerden uzaklaşmasına neden oluyor. Şiddet, nefret söylemi gibi unsurlar, çocuklarımızın masum zihinlerinde yer ediniyor.
‘ÇOCUKLARIM, SANKİ TELEFONLARINA YAPIŞMIŞ GİBİ’
Çocuklarım, sanki telefonlarına yapışmış gibi. Derslerine, sosyal hayatlarına ve hatta ailelerine gereken zamanı ayıramıyorlar. Bu durum, hem onların hem de bizim aile bağlarımızı zayıflatıyor. Sosyal medyada her söylenenin doğru olduğu düşüncesi, çocuklarımızı yanıltıyor. Bu durum, onların doğruyu yanlıştan ayırt etme becerilerini zayıflatıyor. Çocuklarımın kişisel bilgilerinin kötü niyetli kişiler tarafından kullanılmasından korkuyorum. Siber zorbalık gibi sorunlar, çocuklarımızı derinden etkiliyor. Ben bir anne olarak, çocuklarımın sosyal medyadan tamamen uzak durmasını istemiyorum. Ancak onların bu platformları bilinçli ve güvenli bir şekilde kullanmalarını istiyorum. Bunun için de aileler, okullar ve devlet işbirliği içinde çalışmalı” diye belirtti.

‘ÇOCUKLARI İSTİSMARA AÇIK HALE GETİRİYOR’
Konuyla İlgili Özgür Haber’e konuşan Mardin Artuklu üniversitesi Psikoloji Bölümü/ Doktor öğretim Üyesi Fuat Balsak, sosyal medya kullanımının çocukları istismara açık hale getirdiğini vurguladı. Sosyal medya kullanımının aynı zamanda ergenlerde dikkat dağınıklığına neden olduğunu söyleyen Balsak şunları kaydetti; “Sahada karşılaştığımız cinsel istismar vakalarının büyük çoğunda özellikle 16 yaş altı ergenlerde olayın başlangıç noktası hep sosyal medya olmuştur. Ayrıca 16 yaş altı ergenlerde olayları analiz etme, kritiğini yapma yeteneği henüz tam gelişmemiştir. Bu durum da ergenleri sosyal medyada gördüğü olumsuz durumlara karşı daha savunmasız yapmakta ve çocuklar yanlış yollara girmektedirler. Sosyal medya kullanımı aynı zamanda ergenlerde dikkat dağınıklığı, öfkesini kontrol edememe, ders başarısında düşme ve iletişim sorunlarına da neden olmaktadır.”


