TÜM YÖNLERİYLE KADINA YÖNELİK ŞİDDET
“Cennet anaların ayakları altındadır. ” diyen bir dinin mensupları, “karı” kelimesini bile kaba olduğu için kullanmayan, eşine ” hayat arkadaşım, eşim, hanımım, çocuklarımın annesi” gibi nezaket ve incelik barındıran güzel hitaplarla muhatap alan bir toplum bugün ne oldu da sokak ortasında, çocuklarının gözleri önünde eşini hunharca öldürecek noktaya geldi? Bu toplumun ne ara gözü bu kadar döndü de en kötü zamanında amasız, fakatsız, lakinsiz yanında bulunan, hep arkasında duran, acısını paylaşan, çocuklarını büyüten, hayatını veren eşine bu kadar acımasızlaşabildi?
Evlilik kurumunun yürümediğini söyleyerek boşanmak isteyen tüm kadınların kaderi kocaları tarafından öldürülmek mi olacak? Daha kaç kadın çocuklarının gözleri önünde katledilecek? Kaç çocuk hayatlarının geri kalan kısmında bundan dolayı ağır travmalarla karşı karşıya kalacak?
Annenin mezara, babanın hapse, çocukların ortada kaldığı bu ağır trajik vakalar nerede, nasıl son bulacak?
Kadına şiddet, kadına yönelik orantısız şekilde uygulanan fiziksel, psikolojik, cinsel veya ekonomik zararlar demek. Aslında bu, bireyler arası ilişkilerde olabildiği gibi aile içinde ya da toplum genelinde de gerçekleşebilir. Bu bağlamda kadına yönelik şiddet, sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal ve yapısal bir sorundur.
Kadına yönelik şiddet, tokat atma, itme, vurma, yaralama, öldürme gibi doğrudan bedene zarar veren eylemler şeklindeki fiziksel şiddet olabildiği gibi, aşağılama, tehdit, hakaret, küçük düşürme, izolasyon (sosyal çevreden uzaklaştırma), özgüven zedeleyici davranışlar biçimdeki psikolojik şiddet de olabilir.
Yine zorla cinsel ilişkiye zorlama, rızasız dokunma, taciz, tecavüz, cinsel kimliğe veya yönelime saldırı, evlilik içi cinsel şiddet şeklinde olabildiği gibi, kadının çalışmasına izin vermemek, kazancına el koymak, parasal kaynakları kısıtlamak veya tamamen bağımlı hale getirmek şekilde kendini gösteren ekonomik şiddet de olabilir.
Kadının dijital ortamda tehdit edilmesi, takibi, özel bilgilerinin paylaşılması, dijital denetim altına alınması şeklinde dijital şiddet de kadına yönelik şiddetin bir başka acı versiyonudur.
Kadına şiddet; ağır insan hakları ihlalidir ve birçok ülkede suçtur. Ayrıca toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en bariz be en yıkıcı sonuçlarından biridir. Bu sorunun çözümü yalnızca bireysel değil, hukuki, eğitsel ve kültürel politikalarla desteklenen toplumsal bir mücadeleyi gerektirir.
Kadına şiddetin sebepleri çok boyutludur.
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizlikten kaynaklanan erkek egemen toplum yapısı, kadının ikinci planda görülmesi, erkeklerin güç ve otorite sahibi olması gerektiğine dair kalıplaşmış roller.
Ayrıca aile içi şiddetin “özel mesele” olarak görülmesi, şiddetin normalleştirilmesi gibi kültürel sebepler olarak da dillendirmek mümkündür.
Yine hem kadınların hem de erkeklerin eğitim düzeyinin düşük olması, şiddetin kabul edilebilir bir davranış biçimi olarak öğrenilmesi gibi eğitim eksikliğinden kaynaklanan sebepleri unutmamak lazım.
Kadınların ekonomik olarak bağımlı olması, şiddete rağmen evliliği sürdürmek zorunda hissetmeleri ekonomik bağımlığın yol açtığı sebepler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Psikolojik ve Bireysel Etkenlerden kaynaklanan
şiddet uygulayan kişilerin travmaları, madde bağımlılığı veya psikolojik sorunları, şiddet gören kişinin özgüven eksikliği ya da çocukluktan gelen öğrenilmiş çaresizliği de buna dahil edebiliriz.
O halde kadına yönelik şiddet nasıl durdurulabilir veya olabilecek en asgari düzeye nasıl indirgenebilir biraz da bu bağlamda tespitler de bulunmak gerekir.
Öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi çocukluk yaşlarından itibaren verilmelidir.
Medyada ve eğitim kurumlarında şiddeti meşrulaştıran kalıp yargılarla mücadele edilmelidir.
Erkeklerin de bu mücadeleye aktif şekilde dahil olması sağlanmalıdır.
Etkin ve caydırıcı yasalar çıkarılmalı; mevcut yasalar eksiksiz ve hızlı şekilde uygulanmalıdır.
6284 sayılı yasa gibi koruyucu düzenlemelerin uygulanması denetlenmelidir.
Şiddet faillerine yönelik adli süreçler mağduru koruyacak şekilde yürütülmelidir.
Kadın sığınma evlerinin sayısı ve niteliği artırılmalıdır.
Psikolojik, hukuki ve ekonomik destek hizmetleri yaygınlaştırılmalıdır.
Şiddete maruz kalan kadınlar için acil yardım hatları (ALO 183 gibi) etkinleştirilmelidir.
Kadınların ekonomik bağımsızlığı, şiddete karşı en güçlü savunmalardan biridir.
İstihdam politikaları kadınların iş gücüne katılımını teşvik etmelidir.
Kadınlara yönelik ayrımcı kültürel normlar ve ataerkil yapılar sorgulanmalı ve dönüştürülmelidir.
Kadınlar; annelerimiz, bacılarımız, kızlarımız, eşlerimiz, çocuklarımızın anneleri, kötü gün dostlarımız, aynı yastığa baş koyduğumuz ve dahi hayatımızı paylaştığımız en değerli varlıklarımızdır.
Kadınların darp edildiği, hor görüldüğü, ezildiği, itilip kakıldığı, katledildiği bir dünyaya değil, baştacı edildiği güzel yarınlara uyanmak dileğiyle.
Esen kalın.











YORUMLAR