Nurullah Ergün / Osman Açıkalın
Diyarbakır’ın tarihi ve kültürel zenginliklerinin önemli bir parçası olan Ulu Cami’nin hemen yanı başında yer alan Zinciriye Medresesi, uzun yıllar süren sessizliğin ardından yeniden hayat buldu. Hayrat Vakfı’nın özverili çalışmaları ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün destekleriyle restore edilen medrese, bir kez daha ilim ve irfanın merkezi haline geldi.
KURAN-İ KERİM’İN DAHA İYİ ANLAŞILMASI İÇİN OSMANLICA ÖĞRETİLİYOR
Asırlık taş duvarların arasında yankılanan Kur’an-ı Kerim sesleri, medresenin yeniden canlandığının en güzel göstergesi oldu. Medrese, sadece bölge halkına değil, aynı zamanda Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğrencilere de kapılarını açtı. İlkokul seviyesinden üniversiteye kadar geniş bir yelpazedeki öğrenciler, burada hem dini bilgilerini pekiştiriyor hem de Kuran-i Kerim hattı olan Osmanlıca gibi köklü bir alfabenin inceliklerini öğreniyor.
MEDRESEDEKİ ÇALIŞMALAR NELERDİR?
Zinciriye Medresesi’nde sadece dersler verilmiyor. Aynı zamanda ziyaretçilere İslam dininin temelleri hakkında detaylı bilgiler sunuluyor. Medreseye gelen her birey, İslam dinin güzelliklerini ve yaşamın anlamını daha iyi anlayabilecekleri bir ortamla karşılaşıyor. Ayrıca, ziyaretçilere hediye edilen dini içerikli kitaplar da öğrenme süreçlerine katkı sağlıyor.
MANEVİ İKLİM
Medresenin bu denli ilgi görmesinin en önemli nedenlerinden biri de sunduğu sıcak ve samimi ortam. Hem öğrenciler hem de ziyaretçiler, medresede kendilerini evlerinde hissediyor. Çevre esnafı ve bölge halkı da medresenin yeniden faaliyete geçmesinden büyük mutluluk duyuyor.
ZİYARETÇİLERE İSLAM DİNİ ANLATILIYOR
Hayrat Vakfı yetkilileri, Zinciriye Medresesi’ni daha da geliştirerek bölgenin önemli bir eğitim ve kültür merkezi haline getirmeyi hedefliyor. Bu kapsamda, medresede farklı alanlarda kurslar açılması, seminerler düzenlenmesi ve kütüphanenin zenginleştirilmesi gibi çalışmalar yapılacak. Ayrıca, medreseyi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlere yönelik İslam dinin anlatıldığı etkinlikler de düzenleniyor.
ZİNCİRİYE MEDRESESİ’NİN TARİHİ
Hayrat Vakfı Diyarbakır Eğitim Koordinatörü ve aynı zaman da Zinciriye Medresesi Koordinatörü olan Baver Doğmuş, medresede yapmış oldukları çalışmaları Özgür Haber Gazetesi’ne anlattı. Zinciriye Medresesi’nin tarihi hakkında bilgi veren Doğmuş şunları söyledi;
“Zinciriye Medresesi diğer ismi ile Sencariye Medresesi başka bir ismi ise Sincariye medresesi Artuklular döneminde inşa edilmiş. Medresenin sağ üst köşesinde güney cephesinde mimarın ismi de var. El Bena İsa Ebu Dirhem isminde mübarek bir zat burayı inşa etmiş buranın mimarı kendisidir. Sadece bu medreseyi inşa etmemekle kalmamış Diyarbakır’da hamam, kervan saray, mescit gibi mekanların da projesini çizmiş bir mimardır.. 1198 yılında Artuklular döneminde yapılmış bir medrese. Biz medrese dediğimiz zaman aklımıza sadece dini ilimlerin tahsil edildiği, dini derslerin verildiği bir yer değil dini eğitimle birlikte fenni ilimlerin de, bilimin de verildiği bir yer, bir mekân Zinciriye Medresesi.
‘NİCE ALİM NİCE BÜYÜK ZATLAR YETİŞTİ’
1198 yılında Cumhuriyet dönemine kadar tarihi Zinciriye Medresesi bir medrese olarak bir üniversite olarak faaliyet veriyor ve burada nice alimler nice büyük zatlar yetişiyor. Nice talebeler yetişiyor. İslam’a burası 800 yıl boyunca binlerce talebe, binlerce alim yetiştirmiş bir medresedir. Bunun içinde Taftazani hazretleri, Cürcani hazretleri, bununla beraber Cezeri hazretlerinin de çalışmalarını yaptığı bir medrese. Cumhuriyet ile beraber bu eğitimler sekteye uğruyor. Yani işte içinde bulunduğumuz medresemiz eğitim bir kenara bırakılıyor. 13-14 yıl kadar farklı amaçlarla kullanılıyor. Depo olarak kullanılmıştır. Ve 1934 yılında Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle o zaman bu Zinciriye Medresesi Arkeoloji Müzesine çevriliyor. 1985-1986 yıllarına kadar Arkeoloji Müzesi olarak kullanılıyor akabinde müftülüğe devrediliyor.
‘BÖLGE İNSANINA HİTAP EDİYORUZ’
20-25 yıl kadar da hafız kızlar burada hafızlık yapıyorlar. Kuran kursu olarak kullanılıyor. 2008-2009 restorasyondan geçiyor. Geçtikten sonra bir derneğe veriliyor. Dernekte burada 10 yıl kadar kalıyor ve bu yıl itibariyle yani 2024 yılı itibariyle Hayrat Vakfına tahsis ediliyor. Burada faaliyetlere başladık şimdi eğitim faaliyetleri ne gibi veriyorsunuz diye sorduğunuz da biz burada öncelikle bu bölgenin çocuklarını, bu bölgenin gençlerine, bu bölgenin insanlarına, hitap ediyoruz. Medreseye gelen öğrenciler, esnaf, halkı olsun kendileriyle önce bir ön görüşme gerçekleştiriyoruz ve bilgi düzeyini belirliyoruz. Elifba bilmiyorsa Kuranı Kerim, Kuran okumayı biliyorsa Tecvit dersi veriyoruz. Tecvitte bir seviyeye geldiyse Kıraat (Tashihi Huruf) dersi veriyoruz.”
MEDRESEDE ÇOCUKLAR KURAN DERSİ GÖRÜYOR
Şuan itibari ile Zinciriye Medresesi’nde yürütülen çalışmalar hakkında da bilgi veren Zinciriye Medresesi Koordinatörü Baver Doğmuş şunları kaydetti;
“20-25 kadar ilkokul, ortaokul öğrencisi gelip burada bizden elifba ve Kuranı Kerim dersi alıyorlar. Onlar için sınıf oluşturduk ve onların hocaları var. Geldikleri zaman Kuran, elifba dersi alıyorlar. Burada haftanın bir günü hemen yanı başımızda olan Ulu Cami müezzinlerinden Mahmut Polat hocamız var. Kendisi de 2-3 haftadan beri Tahsisi Huruf-, Kıraat derslerine başladık. Epey katılımcı da var. Kursiyerler kıraat, tecvid, tashih dersini alıyorlar. Bununla beraber cuma günleri burada Sur esnafına, halka yönelik çayla birlikte dersimiz, ilmi sohbetimiz oluyor. Bazen 40-50 kişi toplanıyor. Güzel, feyizli bir ilmi ortam oluyor. Bundan sonraki süreçte de Arapça, İngilizce, Farsça ve talebe göre biz burada kurslar açacağız. Gelen herkesle, 10 yaşından 70 yaşına kadar herkesten fikir soruyoruz. Taleplerini alıyoruz. Zincire Medresemiz umumun, milletin medresesidir. Zinciriye medresesini daha verimli, daha güzel kullanabilmek için, daha iyi eğitim faaliyetleri için ne gibi bir tavsiyeniz olur bizlere şeklinde görüş alıyoruz kendilerinden.
‘DİYARBAKIR’DA KURAN-I KERİM BİLMEYEN GENÇ KALMASIN’
4-5 aya kadar burada arı kovanı gibi, etkinliklerin, eğitimlerin olacağı bir medreseye dönüşecek. Gelenlere önce Kuran-ı Kerim dersleri veriyoruz. Tabii Kuran’da bir seviyeye gelince onlara Osmanlı derslerini vermek istiyoruz. Bizim onlarca, yüzlerce Osmanlıca (Eski Türkçe) hocalarımız var. Diyarbakır’da da Kuran Kerim, Osmanlıca bilmeyen genç, bilmeyen halkımız kalmasın hedefiyle hareket ediyoruz. Gelen kursiyer Kuranı Kerim’de belli bir seviyeye geldiği için Osmanlıca öğretiyoruz. Şimdi Osmanlıca denildiği zaman insanların aklına farklı şekil geliyor. Mesela Fransızca gibi, Arapça gibi İngilizce gibi bir dil geliyor akla ama Osmanlıca demek Türkçe demektir. Kürtçe gibidir. Zira orijinal Türkçedir. Sadece harflerin farklı yazılmasıdır. Osmanlıca bir konuşma dili değil de bir yazı dilidir. Gelen öğrencilerimize, kursiyerimize Osmanlıca öğretebilme konusunda, uzmanlık anlamında bu işte iddialıyız. Gerçekten 1 haftalık kısa bir süre içerisinde Osmanlıca okuyabilecek seviyeye getiriyoruz.
ZİNCİRİYE MEDRESESİ HAFTANIN 7 GÜNÜ AÇIK
Burası haftanın 7 günü açık. Sabah 10’da açıyoruz. Aksam namazına kadar, yatsı namazına kadar açık. Haftanın 4 gününe kadar da yatsı namazına kadar da grup/sınıf dersleri oluyor. Esnaflar aralarında ders yapıyorlar. Şu anda, başlangıçta elifba, Kuranı Kerim, Osmanlıca öğrenmek isteyenlere sınıf oluşturmayı beklemeden, 15-20 kişiyi sınıfa koyup öğretmen atayalım değil. Gelen herkese hitap ediyoruz. Kim neyi öğrenmek istiyorsa hemen alıyoruz, diz çökerek birebir, yüz yüze eğitim metoduyla, ilmi, bilgiyi kendilerine öğretiyoruz. Dediğimiz gibi saat 10’dan akşam namazına kadar burası açık. Tabi eğitim için gelenler olduğu gibi ziyaret içinde gelenler de var. Hafta sonları çok yoğun geçiyor. Burayı ziyaret edenlere buranın tarihi hakkında kısaca bilgilendirme yapıyoruz.
‘DİYARBAKIR BİR İLİM YUVASI’
1920’lere gelindiği zaman Osmanlı döneminde Türkiye’nin okuma oranı belki yüzde 30-40’lardeyken, Diyarbakır’ın okuma oranı, okur yazarlığı yüzde 90, yüzde 94’lerde. Buradan da anlaşılıyor ki Diyarbakır gerçekten bir ilim yuvası. Diyarbakır alimlerin, bilginlerin bununla beraber ediplerin, şairlerin yetiştiği bir memleket, bir diyar.”
‘KİŞİNİN KÖKLERİYLE BAĞININ GÜÇLÜ OLMASI GEREKİYOR’
Zinciriye Medresesi’nde Osmanlıca ders gören Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencisi Muhammed Kadri Ağaçtutan, “İlahiyat okuyan öğrenciler, İslami ilimlerle iştigal ediyor. Bu sebeple geçmişiyle daha çok alakadar olması gerekmekte. Büyüklerimizden, üstatlarımızdan, öğrendiğimiz şeyde şuydu. Kişinin kökleriyle bağı ne kadar güçlü olursa geleceğine o nispetle yön verebilir. Dolaysıyla Osmanlıca İslami ilimler talebesi için olmazsa olmaz hükmünde. Biz de Zinciriye Medresesinde kıymetli hocalarımızdan, üstatlarımızdan Osmanlıca öğrenerek hem geçmişimizle bağımızı güçlendiriyoruz hem de geleceğe farklı bir bakış açısı sunma gayretinde olmaya çalışıyoruz diyebilirim” dedi.
‘BİR HAFTADA OSMANLICAYI ÖĞRENDİM’
Osmanlıcayı bir hafta gibi kısa bir sürede öğrendiğinin altını çizen Ağaçtutan, “Ben daha önce Osmanlıca okuyabilen biri değildim. Bir hafta gibi kısa bir süre içerisinde Osmanlıca kitapları okuyabilme, mütalaa edebilme seviyesine geldim. En azından Rik’a hattını okuyabilme seviyesine geldim. Şu an hocalarımızla kitapları okuyabiliyorum” diye konuştu.
“GENÇLERE GELİN GÖRÜN” ÇAĞRISI
İlahiyat Fakültesi öğrencilerine gelip Zinciriye Medresesi’ni görmeleri tavsiyesinde de bulunan Ağaçtutan, “Benim gibi İlahiyat okuyan öğrenci arkadaşlara şunu tavsiye ediyorum. Mutlaka Osmanlıca öğrenmeleri gerekiyor. Çünkü bizim geçmiş kaynaklı eserlerimizin çoğunluğu Osmanlıca. Zaten Latinceye geçeli çok olmadı dolaysıyla geçmişimizle bağımızın kuvvetli olması gerekiyor. Çoğu kaynağımızda Osmanlıca. Hele kişi İslami ilimler de okuyorsa kişi mutlaka Osmanlıca öğrenmesi gerekiyor. Kaynaklara inmesi için Osmanlıca şart diyebilirim. Yani Osmanlıca öğrenmek isteyenler gönül rahatlığıyla, herhangi bir çekinme, utanç vs. duymadan mutlaka Zinciriye Medrese ’sine gelip buradaki hocalarımızdan Osmanlıca ilmini talep edebilir, Hocalar da seve seve bu dersi vereceğine inanıyorum. Biz de çok istifade ediyoruz. Kendilerine buraya bekliyorum” ifadelerini kullandı.
ZİNCİRİYE MEDRESESİ BİR MEDENİYETİN MİRASINI TAŞIYOR
Zinciriye Medresesi, sadece bir yapı değil, aynı zamanda bir medeniyetin mirasını taşıyan bir kurum. Medresenin yeniden hayat bulması, Diyarbakır’ın kültürel dokusunun korunması ve gelecek nesillere aktarılması açısından büyük önem taşıyor.